KUR’AN’IN OKUNUP ANLAŞILMASI ÜZERİNE TECRÜBELERİM
Ben lise eğitiminden sonra, Üniversite eğitimi sırasında, Nur suresi 31. ayetini uygulamakta direnen,daha doğrusu Kur'anın örtünme emrini algılayamayanlar tarafından fakülte yolları kapanan bir kardeşinizim.Bu engelleme sonucu Allah'ın izniyle yaptığım tercih, Cenab-ı Hakk’ın hayra tevcih ettirilmesiyle ömrümün geçirdiğim yıllarını daha da bereketlendi.
Aldığım üniversiteden ayrılma kararı üzerine, Kur’an öğrenmek ve bu yolda İslami ilimler edinebilmek için yollar aradım. Üç yıllık Arapça çalışmalarım sonrasında Mısır'a gitmek nasip oldu. Orada bir yıl kaldım,hedefim kahire üniversitesiydi ama ailevi sebepler yüzünden devamı nasip olmadı. Kendimden bahsederek yazıma başlamamın nedeni anlatacaklarımı neye dayanarak söylüyorum, tecrübem nedir, gibi zihninizde oluşacak soruları önceden cevaplamak içindir.
Bakınız! Kuran’ın, Arapça indirilmesinin sebepleriyle alakalı bir çok ayet var. (İbrahim/4, Yusuf/2, Meryem/98, Kamer/22, Zümer/28, Rad/37, Taha/113, vs.) Ayetlerde Kur’an’ın Arapça indirilmesine dair sıralanan bu sebepleri, Arapça’yı öğrenmeye başlayınca daha iyi idrak edebiliyorsunuz. Arapça’nın (Kur’an dili) gerçekten ne kadar muhteşem bir dil olduğunu; Rabbimizin bizimle konuşmak için neden bu dili seçtiğini anlıyorsunuz.
Bakınız ,ben Mısır’a gitmeden evvel derdim ki, Araplar ne şanslı! onlar Kuran’ı anlamak için bizim kadar emek vermiyorlar, Kur’an’ı okuyunca hemen anlıyorlar. Ama bu düşüncemin yanlış olduğunu Mısır'a gidince anladım. Anladım ki, dünya üzerinde hiç bir yer yok ki, Kur'an dili konuşulsun!.. Bu mümkün değil. Kendi dilleri Arapça’nın harflerini kullanıldıkları halde bu dili kullanan Arap kökenli Müslümanların bile Kur’an’ı anlamaları mümkün değil. Evet, anladım ki dünya üzerinde Arap da olsan da Türk de olsan da Kur’an Arapça’sını bilmiyorsan; Kur'an’ı anlamak için ayrıca bir çaba sarf etmek ,emek vermek zorundasın.
Kur’an’ı anlama çabası sade “avam”a mahsus bir gayret değildir. Alimler bile, Kur’an’ı ve onu anlamak için tedvin edilen ilimleri öğrenmek için nice hicretler etmişler, bu uğurda büyük gayretler sarf etmişlerdir. Kur'an'ı anlamak uğruna tüm hayatlarını adamışlardır. İslam ilimlerinin tamamı ne içindir? Allah kelamını daha doğru anlamak ve yaşamak içindir. Allah o Alimlerden razı olsun. Alimlerin Kur’an ilimlerini tahsil etmek için yaptıkları çabalar ciddi bir iştir ve peygamberden sonra sahabe ve tabiinin yoluna aday olup bu silsileye katılmaktır. “Alimler peygamberlerin varisidir.”Onlar kadar olmasa da Kur’an’ı öğrenmek ve anlamak için yapacağımız çabalarda onların yaptıklarını yapmak anlamına gelecek ve Cenab-ı Hakk’tan karşılığını bulacaktır.
Bütün arap ülkelerinde olduğu gibi Mısır'da da “Arapça” kendi coğrafyasının şivesiyle konuşuluyor. Orada, ramazan ayında kıldığım teravih namazların da da imamın, her zaman “Ya rabbi! ben nasıl senin kelamını anlamak için çaba sarfettimse, bu Mısır’lı kulların da benim gibi çaba vermek zorunda, Arab’ı, Arab olmayana üstün kılmayan Allah'a ham dolsun! ben onlarla aynı saftayım senin huzurundayım.” Diye dua ettiği hala kulaklarımda.
Emin olun ki; Allah teala eğer Kur'an'ı Türkçe indirseydi de onu anlamak için hiç çaba sarf etmeseydiniz, Bu günkü Arapça konuşup yazdığı halde Kur’an’ı anlamayan Araplar gibi, Kur’an’dan nasibiniz olmayacaktı.
Biz Mısır da, Kur'an Arapça’sını, yani “edebi Arapça”yı öğrenirken, sokakta Mısırlı Araplarla konuşamıyorduk. Çünkü Mısırlı bu insanlar, bizim konuştuğumuz Kur’an Arapça’sını, biz de onların Mısır lehçesi Arapça konuşmalarını anlayamıyorduk. Dolayısı ile Kur’an Arapça’sını bilmeyen, kendi lehçeleriyle konuşan Araplar bile, Kur’an’ı anlamak için ayrıca bir gayret sarf etmek zorundaymışlar. Bunu Mısır’daki tecrübelerim sonrası öğrenmiş oldum.
Demek ki, Allah kelamı, Allah'ın isimlendirdiği fulan vezninden gelen Kur'an kelimesinin anlamı gibi çokça okunan demektir.Yani; anlamak için, çokça okumalı o'nu anlamak için bolca emek vermeliyiz. Tabii ki bu gayretlerimiz O’nu yaşamak, hayatımıza egemen kılmak için olmalıdır.
Dilimiz Türkçe, Kur’an ise Arapça deyip, öğrenmek ve anlamak için gayret göstermekten imtina etmemeli, her türlü gayreti göstermeliyiz. Biliniz ki bu çabamız, Kur’an Arapça’sını anlamayan Arap kökenli insanlar için de, diğer dillerdeki Müslümanlar içinde geçerlidir.
Bununla beraber,bir Müslüman; kendi dilini, dininin dilini (Kur’an Arapçası) ve diğer din karşıtlarının dilini çok iyi bilip, kıvrak bir şekilde kullanabilmeli ki kendi özüyle, Allah'ın onu bir ayet olarak yarattığının farkında olsun, dinini dosdoğru anlasın da Allah’a layıkıyla kul olarak yaşasın ve din karşıtları Kur’an, ve Müslümanlar hakkında ne diyor yahut aleyhte ne hazırlıyor anlasın!... Tamam! herkes alim olacak değil ya ama Allah aşkına ömrümüzü nerelere harcıyoruz ? Bir de varsın Kur'an'ı anlayacağım diye saç beyazlatsın.Ne olur sanki!..
Ben “kırık meal” hocalığı yapıyorum ve inanmazsınız kırk yaş üzerinde insanlarla ders yaptım da öyle güzel anlayıp ezberliyorlar ki!! Rabbimizin dediği gibi “ Biz bu kitab’ı anlayasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik.” (Yusuf/2)
O, Arapça bilinmese de anlamak için gayret edilirse anlaşılacak bir kitaptır.Tamam Arapça mı bilmiyorsun? Hadi bismillah de! başla çalışmaya!.. Bak, nasibin ne kadar öğren!.. Çalışır, gayret sarf edersen Kur’an’ı okumak, onu anlamak hiç de zor değil!
Allah'ın anlaşılsın diye kolay kıldığını kim zorlaştırabilir ki? El cevap: Hiç kimse!..
Ama kendimiz, kendimize zorlaştırırız ya bazı şeyleri!..
Bakınız, yaşlı yaşlı nineler ile ders yaptım da kadın ayeti öyle güzel anladı da fikrini söyledi bende Allahuekber! Dedim. Teyzem, ben okuduğumu, sen yaşadığını biliyorsun dedim içimden!.. Yani geç kaldın, yaşın geçti Kur’an’ı öğrenemezsin, anlayamazsın mazereti yok bu işte. Her yaşın ayrı nasibi var. Son nefese kadar Kur’an’ı öğrenmek ve anlamaya çaba göstermek, aşkın bir ibadet değil mi?
Evet,ben Kur'an'nın kendisinin anlaşılır bir kitap olduğundan bahsederken, onu anlamak için Arapça öğrenmeye de çaba sarf etmenin önemini vurgulamaya çalıştım.Bakınız! Kur'an Arapça’dır, anlaşılmaz değildir!.. Bilindiği üzere,hiç bir dil’in bir başka dile tam olarak tercümesi mümkün değildir ama bu Kur’an’ın anlaşılmasının mümkün olamayacağı anlamına da gelmez. Nihayetinde bu dil, Allah'ın kelamı için seçtiği bir dil'dir. Ancak Kur’an evrenseldir ve tüm insanlığa yani dillere muhataptır.
Aysun Yıldız
EKLENENLER
