Mekkelilerle imzalanan Hudeybiye barış anlaşmasından sonra, müşriklerin merkezi Mekke ile Müslümanların merkezi Medine arasında bir iki yıllık bir sukunet dönemi başlamıştı. Ondan önceki dönemde Bedir, Uhud, Hendek savaşlarıyla zirveye çıkan çatışma ortamı, peygamberimize gelen hac emriyle, Müslümanların silahsız olarak Mekke’ye hac için gitmek istemeleri karşısında, Mekke’li müşriklerin onlara o sene için hac izni vermemeleri ve ondan sonra gelecek yıllar için de sadece üç gün için Mekke’ye girip çıkabilmelerine müsaade eden bir anlaşma imzalanmış ve on yıllığına savaşmama kararı alınmıştı.
Anlaşma gereği Mekke’den birileri Müslüman olur ve Medine’ye hicret ederse, iade edilecek, fakat Müslümanlardan birileri Mekkelilere sığınırsa geri verilmeyecekti. Bu süre zarfında Mekkeliler ticaretlerini herhangi bir kayıt olmaksızın gerçekleştireceklerdi. Anlaşmayı bozacak şart ise taraflardan birinin diğerine sebepsiz yere saldırması olacaktı. Bu anlaşma Müslümanlar için iyi bir fırsat oldu. Arabistan’ın her bölgesinden insanlar yeni dini tanımak üzere Medine’ye gelmeye ve Müslüman olmaya başladılar. Anlaşmanın üzerinden iki yıl geçmişti ki, anlaşmanın sağladığı güven ortamında ticaret için Medine’den çıkan Müslümanlara saldırıldı. Bu saldırı Hudeybiye barışının sona ermesi demekti.
Peygamber, ashabıyla istişare ederek, yaklaşık on bin kişilik bir orduyla Mekke üzerine yürüdü. Mekke’nin hayatta kalan tek reisi Ebu Süfyan anlaşmayı yeniden tesis etmeye uğraştıysa da başarılı olamadı. Sonuçta 1 Ocak 631 tarihinde Mekke Müslümanların eline geçti. Bu arada Ebu Süfyan da Müslüman oldu.
Mekke’nin fethi, putperestliğin sonunun geldiğinin ilanıydı. Ancak bu putperestlik görünen kısmıydı. İnsanların kalplerindeki putlar her zaman var olmaya devam edecekti. Neydi onlar? Kadın sevgisi, dünya aşkı, kendini beğenme ve daha bir çok kalp putu o gün olduğu gibi bugün de yerlerinde kalmaktadır.
Fakat yine de Mekke’nin fethiyle putların yıkılabileceği ispatlanmıştır. Yüzlerce yıllık Arap inancı olan Lat, Menat, Uzaa, Hübel ve diğerleri birer birer parçalanmış, tek Allah inancı Mekke’ye de hakim olmuş ve oradan bütün dünyaya yayılmıştır.
YRD. DOÇ. DR. ALİ DUMAN
i.ü ilahiyat fakültesi
öğretim görevlisi