1995’ten beri on üç yıldır ilgi ile izlediğimiz bir program, “Ayna” programı. Dünya’nın çeşitli ülkelerine giderek oralarda çekimler yapan “Ayna” programcısı Saim Orhan; “Seyyah-ı Fakir Evliya çelebi”nin modern ve küresel sürümü oldu. 100 dünya ülkesinde çekimler yaptığını öğrendiğim “Ayna” programının ödüllere doymadığını! da burada belirtmekte yarar görüyorum..
Altmış’lı yılların sonunda, renkli magazin gazeteleri yayın hayatına girip ilgi çekmeye başladığında, tirajlarını daha da arttırmak için, dünya’yı dolaşan adam olarak Sadun Boro’yu haber yapmışlar böylece o dönemin Türk insanına dünya’yı Sadun Boro’nun yazılarından ve gittiği yerlere ait birkaç resimle anlatmaya çalışmışlardı.
1965’te, Alman eşi Oda Boro ile birlikte 10,5 metrelik Kısmet adlı yelkenlisi ile dünya seyahatine çıkan Sadun Boro; Kanarya Adalarından edindikleri, Miço adını verdikleri kediyle ve bu seyahat sırasında doğan kızı Deniz ‘in katılmasıyla üç yılda tamamladıkları bir seyahat yapmışlardı.
İşte o sıralarda kapalı bir sistemde yaşayan Türk insanı, Sadun Boro ve yelkenlisi kısmet vasıtasıyla gazete sahifelerinde yazılan ve fotoğraflanan haber ve tefrikalarla, dünya ve insanlık hakkında bilgi sahibi olmuştu. Tabii buna ne kadar bilgilenme dersiniz bilemem!.. Türk insanı gazetelerde okudukları ve gördükleri fotoğraflarla; Türkiye’de yaşadıkları ile dünya’da olanları nasıl kıyaslayabilirdi nasıl anlayabilirdi onu siz düşünün.
1980’den sonra gelişmeye başlayan Türk televizyonculuğunda, 1998’li yıllarda TRT öncülüğünde yapılmaya başlanan gezi programları, Türk televizyonculuğunda yeni bir çığır açtı. TRT’de başlayan, dünyaya yönelik gezi programları vasıtasıyla dünya’yı, Türk insanına tanıtmaya başlayan ise ilginçtir, aslında bir ses sanatçısı olan Barış Manço oldu. Türk pop sanatçısı olmasına rağmen yaptığı belgesel nitelikteki programlarla dünya’yı enine boyuna dolaşan Manço; yaptığı bu programlarla Türk insanına dünya’yı tanıttı.
“Ekvatordan Kutuplara” isimli televizyon programıyla dünyada yüz’den fazla değişik ülke ve yerde çekimler yapan Barş Manço’nun; yaklaşık altı yüz bin kilometre yol kat ettiği kaydedilmiştir..
Böylece Türk insanı, gazete haberleri ve fotoğraflarından haberdar olabildiği dünyadan, artık renkli, sesli, çekimler vasıtasıyla bilgi sahibi olmaya başladı. Bu sayede aslında popüler bir ses sanatçısı olan Barış Manço, yapmış olduğu bu gezi programlarındaki dünya “Seyyah”lığı ile ayrıca ününe ün katmış oldu.
Barış Manço’dan sonra gelen Coşkun Aral ise gazeteciliğinin de verdiği ustalıkla, dünyayı gezerek yaptığı “Haberci” programları ile Türkiye’nin çok kanallı özel televizyonculuğa geçiş yıllarında, belgesel-magazin tipi seyahat programlarına öncülük yapan sayılı isimlerden biri oldu.
Türk insanı tüm bu dünya gezilerine dayalı belgesel ağırlıklı programlardan çok şeyler aldı ancak; Ayna programı bunlar arasında bizler için daha mutena bir yere sahip olmayı başardı.
Ayna programının diğer gezi programlarına göre hayli farklılıkları var. Bunlardan en bariz olanı; hayli meşakkatli ve pahalı yapımlar olan bu tip bir programa yıllardır destek veren ve yayınlayan Samanyolu televizyon kanalının vizyonudur.
Pek tabi bu programın yapımcı ve sunuculuğunu üstlenen Saim Orhan’ın Müvahhid biri gözüyle çekimler gerçekleştirmesi; ayna programının özgün yanlarından biridir. Türk seyircisi ayna programında onun zihniyetinin ürünü olan ve onun değerlendirdiği görsellikle oluşan çekimleri izlemektedir.
Bunun yanı sıra Tüm dünyada, gezmiş olduğu yerlerde kurulu bulunan Türk ve Müslüman menşeli, gerek eğitim gerek diğer yatırımcı, girişimci gibi tasvir edebileceğimiz insanlarımızın eserlerini ekrana getirmesidir. Bu cevval, risk alan, gözü açık! Türk ve Müslüman insanların, kendilerine fırsat verildiğinde, Küresel vizyonlarını nasıl sergileyebildiklerini göstermektedir.
Ne olacak canım üç beş talebe yetiştirmekten, iş kurmaktan dememek lazımdır. Türk ve İslam alemine, Küresel vizyonda neler yapabileceklerine dair motivasyon verilmelidir. Nitekim ayna programı bu vazifeyi üstlenmiş ve başarı ile sürdürmektedir.
Türk insanına Dünya üzerindeki ülkelerdeki yatırım yer ve işleri hakkında bilgilendirmelere de vesile olan bu program, daha nice on, yirmi yıllarda ekranlarda olması gereken bir program olduğu kanaatindeyiz.
Destekleyen, emeği geçen her kesin; ellerine, ayaklarına, gözlerine ve beyinlerine sağlık diyoruz. İnşallah “Seyahat’te sıhhat bulurlar”
Cengiz DUMAN
Araştırmacı-Yazar