Kardeşler Giyim  
 
  AD KAVMİ VE HZ. HUD 25.04.2024 04:09 (UTC)
   
 

AD KAVMİ VE HZ. HUD

Kur'an-ı Kerim'de Mekki surelerde anlatılan Ad kavmi; Hz. Nuh'un milletinden sonra gelmiş bir kavimdir. Yüce Allah bu durumu Kur'an'da şöyle beyan eder.

Düşünün ki Allah, sizi, Nuh kavminden sonra halifeler yaptı ve yaratılışça size, onlardan ziyade boy ve güç verdi. (7/69)

Muhtemelen Arabistan yarımadasının güneyinde yaşamış olan Ad kavminin kıssası, cahiliye Arapları'na ibret olarak anlatılır. Kendileri gibi Arap bir toplum olan Ad kavminin başına gelenler Allah tarafından hatırlatılarak aynı sona uğramamaları için Hz. Muhammed'e ve ona indirilen Kur'an'a iman etmeleri istenir.

Ad kavminin yaşadığı bölge Kur'an'da, Ahkaf olarak isimlendirilir. Ahkaf, aynı zamanda Kur'an'da müstakil bir sureye isim olarak verilmiştir.

Ahkaf, Hıfk'ın çoğuludur. Kum çölü, kum tepecikleri anlamına gelir. Ahkaf adlı yörenin, Arabistan'ın güneyinde; Yemen, Umman arasındaki bir bölgede olduğu müfessirlerce kabul edilmektedir.

Arabistan'ın eski ve şöhretli bir kavmi olan Ad'ın başından geçenler, cahiliye Araplarınca efsanevi olarak biliniyordu. Kur'an'ın inişi ile beraber Hud peygamber ve Ad kavmi hakkındaki doğrular vahyedilerek, insanların bu kıssadan öğüt almaları gerektiği belirtilir.

Ad kavminin başından geçende de ibret vardır. (51/41)                             

Kur'an'da anlatılan Ad kavminin sosyal ve ekonomik yapısı incelendiğinde Allah'ın Ad kavmine büyük nimetler ihsan ettiği görülmektedir. Nuh kavminden sonraki en güçlü kavimdir Ad.

(Allah sizi) Nuh kavminden sonra halifeler yaptı ve yaratılışça size, onlardan ziyade boy ve güç verdi. (7/69)

Bildiğiniz şeyleri veren, size davarlar, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden Allah 'tan sakının. (26/132-134)

Allah'ın büyük bir nimet bahşettiği Ad kavmi, bolluk içinde yaşayan, toprak ve hayvancılığa dayanan bir tarım toplumuydu. Aynı zamanda ticaret yoluyla da zenginlemişler ve bu zenginliği tepeler üzerine binalar kurarak değerlendirmeye başlamışlardı.

Siz her tepeye bina diker, eğlenir misiniz? Ve ebedi kalacakmışsınız gibi, muhkem binalar mı ediniyorsunuz? (26/128-129)

Bu muhteşem zenginliğe sahip Ad kavminin, İrem adındaki kentlerinin, numune bir kent olduğunu Allah, şöyle belirtiyor:

O direkli irem'e ki, o beldeler içinde, misli yaratılmamıştı. (69/7-8)

Allah'ın nimeti sayesinde büyük bir medeniyetin sahibi olan Ad kavmi; kendilerine bahşedilen bu nimetin kadrini bilip, ona itaat etmediler. Aksine büyüklük taslayıp, kibirlenip böbürlenerek yaşıyan bir kavim oldular.

Kendilerinden önce yaşıyanlara rasul olarak gelen Nuh'un getirdiği ilahi mesaj onun ölümünden sonra terkedilmiş unutulmuştu. Dolayısıyla Ad kavmi, Allah'ı, O'nun istediği biçimde tanıyamıyorlardı. Putlarının emri sandıklan; aslında zenginler ve yönetenler tarafından, onların çıkarları doğrultusunda, putlar adına uydurulan bir dine -hayat tarzına- göre yaşıyorlardı.

Onlarca, Allah'ın verdiği bu nimetler, Allah tarafından değil kendi zeka ve çalışmalarının, elde ettikleri teknolojilerinin ürünüydü. Zaman içinde zulüm iyice azmıştı. Edindikleri mal ve mülk onları şımartmış, yoksulu ezen, haklının yerine kuvvetli olanın egemen olduğu bir düzenin İnsanları olmuşlardı.

Ad kavmi yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamış 'Bizden daha kuvvetli kim vardır.' demişti. (41/15)

İşte bu esnada, Nuh'tan hiç bir uyarıcıya muhatap olmayan Ad kavmine Hud (s) elçi olarak gönderilir.

Ad kavmine kardeşleri Hud 'u gönderdik: 'Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. O'ndan başka ilahınız yoktur, karşı gelmekten sakınmaz mısınız?' dedi. (7/65)

Aralarında yaşayan, kavmin bireylerinden biri olan Hud'u, Allah kardeşleri olarak niteler. Bir diğer ayeti kerimede şöyle belirtilir:

Sizi uyarmak için, aranızdan bir adam vasıtasıyla, size Rabbinizden ihtar geldiğine hayret mi ediyorsunuz? (7/65)

Böylece aralarından bir adam resul seçilmiş, Allah'ın imtihanı başlamıştı. Bu imtihan aynı zamanda kendilerinden sonra yaşayanlara hatta; kıyamete kadar yaşayacak tüm insanlara öğüt ve ibret olacaktı.

Hud'un kavmi putlara tapan, yani onların emrettiğini zannettikleri bir yaşam tarzına inanan insanlardı. Aslında akılsız olan ve kendilerine bile fayda ve zarar veremeyecek bir nesne olan bu putlar aracılığıyla; kavmin ileri gelenleri kendi işlerine gelenleri halka putların emriymiş gibi yansıtıyorlardı. Böylece halkı çıkarları doğrultusunda yönetiyorlardı.

İşte bu, Rablerinin ayetlerini bile bile inkar eden, peygamberlerine kafa tutan ve her inatçı zorbanın emrine uyan Ad kavmidir. (11/59)

Ad kavminin inkarcıları Hud'a şöyle sesleniyorlardı:

Sen, bize yalnız Allah'a ibadet edelim de atalarımızın taptıkları putları bırakalım diye mi geldin?” (7/70)

Hud (a) ise onlara şöyle cevap veriyordu:

Allah'ın hiç bir delil indirmediği putlar hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? (7/71)

Artık Allah'tan korkun da, bana itaat edin. (26/126)

Hud'un bu uyarılarına rağmen inkarcılar ona çeşitli iftiralarda bulunurlar.

Kavminin inkarcı ileri gelenleri, 'biz senin beyinsiz olduğunu görüyor ve seni yalancılardan sanıyoruz' dediler. (6/66)

Herhalde ilahlarımızdan bazısı, seni fena çarpmış olacak. (11/54)

Bu bize getirdiğin eskilerin adetinden başka bir şey değildir. (26/137)

Eğer Rabbimiz böyle bir şey dileseydi, Melekler indirirdi. Doğrusu seninle beraber gönderileni inkar ederiz, demişlerdi. (41/14)

Hud'a en çok karşı koyan ve iftiralarda bulunanlar kavmin ileri gelenleriydi. Kavmin insanlarının Hud'a meyletmemeleri için ellerinden geleni esirgemiyorlardı. Kavmin insanlarının Hud'a inanmaları halinde çıkarları en çok tehlikeye düşecek olanlar iler gelenlerdi.

Bütün karşı gelmelere rağmen Hud, Allah'ın mesajını onlara iletmeye devam ediyordu.

Onlara, önlerinden artlarından, her yandan 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin' (41/14) diyordu.

Ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yaratana aittir. Akletmez misiniz. (11/52)

Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra ona tevbe edin ki size gökten bol bol yağmur göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın; suçlular olarak yüz çevirmeyin. (11/52)

Hud (a) yıllarca çırpındı, durdu. Kavmine Allah'ın mesajını iletmeye çalıştı. Ama nafile... Kavmi imana yanaşmıyordu. Onları Allah'ın azabıyla da tehdit etti.

Doğrusu size büyük bir günün azabından korkuyorum. (46/21)

Kavminin artık basireti bağlanmıştı. Azab ile korkutmaları bile onları uyandırmıyordu. Hud'un bu çağrısına şöyle diyorlardı:

Sen öğüt versen de, öğüt verenlerden olmasan da bizce farketmez. (26/136)

Biz azab olunacaklar da değiliz. (26/138)

Eğer doğru sözlülerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir. (7/70)

Hud'un bütün uyarılarına rağmen kavmi inkarda direniyordu. Ad kavmi öyle bir teknolojiye sahipti ki, bu teknoloji ile yaptıkları tepeler üzerindeki kaşaneler, villalar, devasa binaların hiç bir güç tarafından yok edilemeyeceği kanaatine sahip olmuşlardı. Bağlar, bahçeler, en güzel yiyecek ve içecekleri sağlıyordu onlara... Hiç kimseye muhtaç değillerdi. Diledikleri gibi yer, içer, yaşarlardı. Kimse onlara karışamazdı.

İşte, onların edindikleri mal-mülk ve servetlerin körelttiği basiretleri; kainatın tek hakimi olan Allah'ın isteklerini inkara götürmüştü. Sonlarını göremiyorlardı.

Oysa peygamberleri onlar için çırpınıyor, var gücü ile Allah'ın vahyini kavmine iletmeye çalışıyordu.

İşte ben Allah 'ı şahid tutuyorum. Siz de şahid olun ki, ben, sizin Allah'ı bırakıp O'na şerik koştuğunuz şeylerden uzağım. Artık bana toptan tuzak kurun. Sonra bir an bile mühlet vermeyin. (11/54-55)

Siz yüz çevirirseniz, Ben size gönderilmiş olduğum vazifemi tebliğ ettim. Hem Rabbim, sizin yerinize başka bir kavmi getirir de, siz O'na hiç bir zarar veremezsiniz... (11/57)

Kavmi ile Hud (a) arasında mesafe iyice açılmıştı. Kavminden ona inananlar çok azınlıktaydı. İnkarcılar bunu gördükçe daha da azıyorlardı. Artık rasulü memleketten sürmekle tehdit etmeye başlamışlardı.

Hud ise Rabbine sığınır. Kavminin ısrarlı karşı koyuşları karşısında yapacağı tek hareket bu kalmıştı.

Ben hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah'a dayanmışım. Yerde debelenen hiç bir canlı yoktur ki, alnından O tutmuş olmasın. Şüphesiz ki benim Rabbim doğru yol üzerindedir. (11/56)

Bize ettiğiniz eziyete elbette katlanacağız. Güvenenler ancak Allah'a güvensinler. (14/12)

Artık iş Allah'a kalmıştı. Hud yapacağım yapmış kavmini uyarmıştı. Allah nezdinde bir kavmin helaki için tüm alametler belirmiş, son yaklaşmıştı.

O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde; 'Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır.' dediler. Hud: 'Hayır o acele beklediğiniz şeydir, can yakıcı azab veren bir rüzgardır. Rabbinin buyruğu ile her şeyi yok eder. (46/24-25)

Artık azabın emareleri de görünmüştü. Hz. Hud ve ona tabi olanlar, Ad kavminin yerleşim yeri Ahkaf tan ayrıldılar. Böylece Allah inananları kurtarmıştı.

Buyruğumuz gelince, Hud'u ve beraberindeki inananları, rahmetimizle kurtardık. Onları çetin bir azabdan kurtardık. (11/58)

Hud kıssası anlatılırken, Ad kavminin helak bölümü dikkat çekecek biçimde ayrıntılarıyla üzerinde durularak çok çeşitli perspektiflerle anlatılmaktadır.

Böylece onu yalanladılar. Biz de onları helakettik. (26/139)

Rezillik azabını onlara dünya hayatında taddırmak için o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise daha çok alçaltıcıdır ve onlar yardım da görmezler. (41/16)

Gerçekten biz, üzerlerine uğursuzluğu daim bir günde, uğultulu bir rüzgar gönderdik. (54/19)

İnsanları kökünden sökülmüş hurma kütükleri gibi atıyordu. (54/20)

Allah onların kökünü kesmek üzere, üzerlerine o rüzgarı, yedi gece sekiz gün estirdi. Halkın kökünden çıkarılmış hurma kütükleri gibi yıkıldıklarını görürsün. (69/7)

Onlardan arda kalmış bir şey görüyor musun?(69/8)

Böylece alemlerin rabbi olan Allah'a karşı gelmekte direnen bir kavmin nasıl bir feci sona ulaştığı; kıssayı okuyup dinleyenlere ibret olması açısından çok dehşetli olarak tasvir edilir.

Bak! Nasıl oldu azabım ve tehditlerim? (54/21)

Ad kavmine verilen bu ceza bu dünya hayatındakidir. Ahiretteki ise orada verilecektir. Bu hususta Allah şöyle diyor:

Ahiret azabı ise daha alçaltıcıdır.. (41/16)

Sonuçta Hud (a) kıssasının vahye muhatap olan tüm insanlara verdiği mesajları şöyle sıralayabiliriz:

1) Bu dünya hayatında insanların elde ettikleri bütün nimetler Allah'ın onlara bahşettiği şeylerdir.

2) Allah'ın onlara verdiği bu nimetleri yine Allah'ın istediği biçimde harcamak gereklidir.

3) Allah'ın ihsan ettiği mal-mülk ve serveti, Allah'ın değil, sırf kendi akıl ve becerileri neticesi elde ettiğini zannedenler, daha sonra onları diledikleri gibi harcama keyfiyetinde kendilerini görürler ki bu tavır onları inkar zincirine ulaştırmış olur.

4) Hele de bu inkarcı servet sahipleri ahireti yalanladıklarından; diledikleri gibi harcadıkları servetlerini kazanırken yaptıkları zulümlerin ve Allah'ın verdiği servetlerden yoksullara vermediklerinin hesabını, kimseye vermeyecekleri düşüncesinde olurlar ki onları azdıran, inkar ettiren amillerden biri de bu olur. Hud kavminin inkarcılarının düşünceleri de bu idi. Ahireti red.

5) İşte bu mesajların verilmek istendiği Ad kavminin kıssası; Kur'an'ın indiği Cahiliye toplumunun aynı bazdaki düşüncelerinin yanlışlığını beyan etmiş olur. Ad'ın kıssasından ders almayanların sonu, dehşetli sahnelerle anlatılan Ad kavminin sonu gibi olacağı mesajı verilmiş olmaktadır.

6) Çağımız toplumlarında da Ad kavminin kıssasında anlatılan inkar psikolojisi yaşanmaktadır. Bu insanların sahip oldukları villa, yazlık vb. binalarda diledikleri gibi kayıtsızca hür yaşama isteği, bu uğurda kazandıkları ve kazanacakları paraların nasıl ve nereden geldiğinin önemsizliğine itmiştir. Zulümle de olsa bu uğurda kazandıklarını kendileri için helal (!) addetmektedirler. Lüks binalarda diledikleri gibi harcayacaktan servetlerden, fakir ve yoksulun ihtiyacı için de harcanması veya onların da bu servette haklarının olduğu onların hiç umurunda değildir.

7) Helak sahnesinin çok dehşetli olarak tasvir edilmesi inkarcıları düşündürmek için en ibretli mesaj değil midir?



Cengiz DUMAN
Araştırmacı-Yazar

 
  İÇİNDEKİLER
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  YAZARLAR
 
YAZARLAR
Ali DUMAN
Yrd.Doç.Dr
Loadtr.Com

Ali ESGİN
Yrd.Doç.Dr

Derya EĞİLMEZ
Yazar

Cengiz DUMAN
Araştırmacı-Yazar
Loadtr.Com

Mehmet BAŞAR
Gazeteci-Yazar
Loadtr.Com

SÜRELİ YAYINLAR

EKLENENLER

İsrailoğulları kavramının oluşumu üzerine

 

İMAM EBU YUSUF, HAYATI, FIKIHÇILIĞI VE ESERLERİ

 

 

KUR'AN'DA ZİKREDİLEN MEYVELER

 

İSLAM TARİHİNDE SEÇİM USULÜ

 

evli çiftlerde cinsellik

 

NÜKLEER SANTRALLER VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ

 

“AYNA” PROGRAMI İLE DÜNYA’YI DOLAŞMAK

 

Elmalılı'nın meali veya sahipsizliğin meali

 

KUR'AN'I KERİM'E GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARI

 

  İSLAM İLMİHALİ
İSLAM İLMİHALİ KONULARI
Loadtr.Com
İSLAM İLMİHALİ
İLMİHAL NEDİR ?
GUSÜL VE GUSLÜ GEREKTİREN HALLER
GUSLÜN FARZLARI
GUSLÜN SÜNNETLERİ
GUSÜL ETMESİ FARZ OLANLARA HARAM VEYA MEKRUH OLAN ŞEYLER
Teyemmüm nedir ?
TEYEMMÜMÜ MUBAH KILAN VE KILMAYAN BAZI HALLER
İMAMLIK VE CEMAAT
Kasten kılınmamış namazların kazası olmaz
BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR
CENAZE NAMAZI NASIL KILINIR
MEKRÛH VAKİTLER
NAFİLE NAMAZLAR
Kadın'a Namaz kılmak İçin Getirilen Kolaylıklar
SEHİV (Yanılma) SECDELERİ İLE İLGİLİ MESELELER
TİLÂVET SECDESİ İLE İLGİLİ MESELELER
KİMLERE ZEKÂT VERİLİR, KİMLERE VERİLMEZ?
KİMLERE ZEKÂT VERİLİR, KİMLERE VERİLMEZ?
ZEKÂTA BAĞLI OLMAYAN MALLAR
ALTIN İLE GÜMÜŞÜN ZEKÂTI
HACCIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI
HACCIN RÜKÜNLERİ
HAC VE UMRE İLE İLGİLİ YASAKLAR
Prof.Dr. Köse: Sigara hamilelere haram
Faiz gelirleriyle işlenen hayırın sevabı var mıdır?
İSLÂM'DA MUAŞERET (GÜZEL GEÇİNME) ÂDÂBI
OJE KULLANMANIN HÜKMÜ
DİNİMİZDE KURBAN İBADETİ
Çocuğa İsim Vermek
İMAMLIK VE CEMAAT
İSLAM DİNİNDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL VE ABDEST
Fıtr Sadakası nedir, kimlere, nasıl ve ne zaman verilir?
Namaz'da cebi tek hamlede kapatın
Kurbanlık Hayvan Alımlarında Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir?
KURBAN KESİMİ NASIL YAPILMALIDIR?
KURBAN YÜZME VE PARÇALAMA İŞLEMLERİNDE NELER YAPILMALIDIR?
SAFA VE MERVE ARASINDA SA’Y ETMEK
RESİMLİ TEYEMMÜM TARİFİ
Çocuğa İsim Vermek
İSLAMİYET'E GÖRE ÂŞURA GÜNÜ VE AŞÛRA ORUCU
Âşûrâ günü ile ilgili bidatler
ÂŞÛRÂ GÜNÜ VE ÂŞÛRÂ ORUCUNUN MAHİYETİ
TEVRAT’A GÖRE AŞURA GÜNÜNÜN ÖNEMİ VE ÂŞURA ORUCU
  FIKIH İMAMLARI
FIKIH İMAMLARI
Ebu Hanife (İmam Azam)hayatı, eserleri ve fıkıhçılığı
İmam Şafi hayatı ve fıkıhçılığı
İmam Malik, Hayatı ve Fıkıhçılığı
İmam Ahmed b. Hanbel, Hayatı ve Fıkıhçılığı
İmam Cafer, Hayatı, Fıkıhçılığı
İmam Davud bin Ali Ez-Zahiri, Hayatı, Fıkıhçılığı
İmam Ebu Yusuf, Hayatı, Fıkıhçılığı
  KUR'AN KISSALARI
KUR’AN'I KERİM KISSALARI
RESULLER’İN TEBLİĞ MÜCADELESİNDE KAVİMLERİNİN DİRENİŞ PSİKOLOJİSİ
HZ.LUT VE HELAK OLAN KAVMİ
BURUÇ SURESİ IŞIĞINDA ASHAB-I UHDUD KISSASI
KUR’AN VE TEVRAT’A GÖRE; HZ. LUT KISSASI
HZ.SÜLEYMAN VE HÜKÜMDARLIĞI
HZ. YUNUS VE KAVMİNDEN KAÇIŞ
İSMAİL PEYGAMBER KISSASI IŞIĞINDA ÖĞÜT VE İBRETLER
HZ. HACER VE HİCRETLERİ
KURBAN HZ. İSMAİL Mİ HZ. İSHAK MI?
HZ. MUSA'NIN ALLAH İLE MÜKÂLEMESİ(KONUŞMASI)
ALİM KUL VE HZ. MUSA
HZ.HARUN VE YARDIMCI RESULLÜK
NANKÖR BİR TOPLUM ÖRNEĞİ:MEDYEN HALKI
HZ. YUSUF; ONBİR YILDIZ, AY VE GÜNEŞ
HZ.YAHYA VE ŞEHADETİ
AD KAVMİ VE HZ. HUD
YE'CÛC VE ME'CÛC
HZ. NUH VE TUFAN
SÂMİRÎ VE ALTIN BUZAĞISI NEZDİNDE ÖĞÜT VE İBRETLER KISSASI
KUR'AN'DA BAHÇE SAHİPLERİ KISSALARI
ZÜLKARNEYN KISSASI
PEYGAMBERLERDE HİCRET
SALİH PEYGAMBER VE SEMUD KAVMİ
İSMAİL PEYGAMBER KISSASI IŞIĞINDA ÖĞÜT VE İBRETLER
KISSALARDA MÜŞRİKLERİN VAHYE VE RESULE KARŞI ALDIKLARI TAVIRLAR
KUR’AN VE TEVRAT’A GÖRE HZ.İBRAHİM, HZ.İSMAİL VE HZ.HACER’İN MEKKE’YE HİCRETİ
HZ. İBRAHİM VE HZ. İSMAİL’İN KÂBE’Yİ İNŞÂ ETMESİ

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol