CUMHURBAŞKANI ERMENİSTAN’DA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan'a tarihi bir ziyaret’te bulunuyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın 2010 Dünya Kupası eleme maçını Ermenistan’da ortak izlemek için yaptığı daveti kabul eden Gül, Bu yazının hazırlandığı sıralarda Ermenistan’da Türkiye-Ermenistan maçını Erivan Hrazdan Stadı'nda izlemiş ve Türkiye maçı 2-0 kazanmıştı bile.
Bu seyahatle birlikte, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önemli bir özelliği de tescillenmiş olacaktır. Gül, Ermenistan'a giden ilk Türk Cumhurbaşkanı olacaktır.
Bu ziyaret haberi, Türkiye gündemine yayılır yayılmaz yer yerinden oynadı. Türkiye’de siyasetin yarısı; “nasıl olur, Türkiye’nin sınırlarını bile tanımayan böyle bir ülkeye ziyaret yapılır, bu gaflet” diye bas bas bağırırken! Siyasetin diğer yarısı “ne var canım dünya değişti, devletler arasında ezeli düşmanlıklar olmaz, gayet normal” diyerek sakin sakin savunma yapmayı tercih ettiler.
Ancak olayı normal karşılayanlar safındaki AKP yönetimi; Ermenistan’a yapılacak ziyarete milletvekillerinin gitmesini engelleyerek, halka yani tirübünlere de oynamayı tercih ettiler.
Ezeli muhalefet CHP ve onun bu dönemki muhalefetteki partneri MHP ise ziyarete karşı çıkarak, sert açıklamalarla halka yani tribünlere oynamayı! Tercih ettiler. Şurası gerçek ki CHP ve MHP iktidarda olsalardı bu ziyareti yapanlar arasında olacaklardı. Yine değişmez bir gerçek ki, bugün Erivan’a ziyaret yapanlar ve bu ziyareti savunanlar eğer muhalefette olsalardı onlarda bu ziyarete karşı çıkacaklar ve ziyaretçileri kınayacaklardı. Nitekim medyada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, RP saflarında “MiİLLİ GÖRÜŞ” çü günlerinde iken mecliste yaptığı; Demirel’in, Ermenistan cumhurbaşkanının Türkiye ziyaretini kabul etmesini bile kınayan meclis konuşmalarını vererek, Gül’ün çifte standartlı tutumunu gözler önüne serdiler.
Geçmişte Ermenistan’la ilişkileri kınayanlar bugün en önde bu ilişkileri savunanlardır. Yarın statüler değiştiğinde iyi bilin bu yerler değişecektir. “Dün dündür, bugün bugündür” Gerçekler durduğunuz mevkie göre değişmektedir. Hem oya ihtiyacınız da vardır.
Gelelim Ermenistan’la ilişkiler kurmak ne anlama gelmektedir konusuna.. Bilindiği gibi yetmişli yıllarda başlayan Ermeni terörü ve seksen sonrası” Ermeni soykırım” kampanyaları Türk dış politikasını hayli sıkıntıya sokmuştur. Gelecekte de Türk dış politikası ve Türkiye’yi bekleyen tehlike ” Ermeni soykırım” iddiaları ve kampanyaları olacaktır.
Gelişen ve gelecekteki yüzyıllara yönelik vizyonu olan; Nitekim Clinton, “21. yüzyıl Türk yılı olacaktır” derken bunu vurgulamak istemişti. Türkiye’nin bu gelişmesini tehlikeli gören dünya jandarmaları ! Ermeni ve Kürt kartları ile Türkiye ekonomisi ve dış politikasındaki atılımlarını zora sokmaya çalışmaktadırlar. Türkiye’yi içten ve dıştan çökertmeye çalışan bu emperyalist güçler Türkiye topraklarını bölmek için Kürt kartını, dünya kamuoyunda baskı yapmak ve ilerdeki gelişmelerde Kürt bölücülüğü yanında, Ermeni topraklarını geri vermek gibi diğer bir bölücülüğe varacak ermeni kartını ileri sürmektedirler.
İşte Türkiye, Emperyalist güçlerin ayak oyunlarını engellemek için Kürt sorununda askeri önlemler yanında siyasi ve ekonomik önlemler almaya; Ermeni soykırımı konusunda Ermenistan devleti ile Ermeni diasporasının arasını açacak girişimlerde bulunmaktadır.
Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde gerçekleşecek ekonomik, siyasi ve diplomatik gelişmeler, Amerika’daki emperyalizmin güdümündeki Ermeni diasporası ile Ermenistan devleti ilişkilerin zayıflaması ve kopmasının önünü açacaktır. Amerika’da kazanıp “fındık kıran” kapitalistçe yaşayan diaspora; Ermenistan’daki fakir halkın, güçlü Türkiye’ye direnmesini salık vermektedir. Gelişen Türkiye –Ermenistan ilişkileri sonucu kendi kendine yetebilen bir Ermenistan devletini Diaspora hazmedemeyecektir. Diaspora, Amerika’yı bırakıp Ermenistan’a gelmeyi burada yaşayıp, yatırımlar yapmayı tercih edemeyeceğine göre Ermenistan devletine olan ekonomik ve siyasi desteğini çekmek zorunda kalacaktır.
Yan yana yaşamak zorunda olan Türk ve Ermeniler; bir zamanlar her iki; milletin “Millet-i Sadıka” gibi unvanlarla dostça yaşadıkları geçmişteki konumlarına ırca etmeleri zaruridir. Geçmişleri ortak olan bu iki halkın birbirlerinin hukukuna saygılı olarak yan yana yaşamaları da ilişkilerini başlatmak ve güçlendirmek yoluyla yapmaları ile mümkündür.
Böylece Ermenistan devleti, Diaspora kuklalığı ve ekonomik bağımlılığından kurtulacak; Türkiye ise “21. yüzyıl Türk yılı olacaktır” vizyonuna yol açacak siyasi, ekonomik ve diplomatik gelişmelerin önünün açılmasını sağlayacaktır.
Bir zamanlar Turgut Özal’ın Cezayir’e ani ziyareti gibi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermenistan’a ziyareti, Türk dış politikasında önemli gelişmelere yol açacaktır. Bu önemli gelişmelerin yönü iktidara muktedir olanların ABD-AB emperyalistlerinin güdümlerinden kurtulup ne kadar rahat hareket edebilecek yapıda olabileceklerine de bağlıdır.
Araştırmacı-Yazar
Cengiz Duman 
EKLENENLER
