Steve Schifferes, BBC Washington
ABD başkanlık seçimlerinde Barack Obama'nın elde ettiği zafer, Amerikan siyasetinde temel manzaranın değiştiğini düşünen Demokratların çılgınca kutlamalarını beraberinde getirdi. Acaba bu hissiyat doğru mu, yoksa sadece bir yanılsama mı?
DEĞİŞEN SİYASİ HARİTA
"Yeni Demokrat Ağı" adlı kuruluştan Demokrat strateji uzmanı Simon Rosenberg, son kırk yılda oluşan kalıpların kırıldığını düşünenlerden biri.
Demokratların yurttaşlık hakları mevzuatını hayata geçirdikleri 1960'lı yıllardan bugüne, güneydeki eyaletler başkanlık seçimlerinde çoğunlukla Cumhuriyetçilere oy verdiler.
Bu durum da Cumhuriyetçilere büyük bir avantaj sağlamıştı.
Son kırk yıl içinde sadece iki Demokrat, (ikisi de güneyli olan) Jimmy Carter ve Bill Clinton Beyaz Saray'a girebilmişti.
Şimdi ise Rosenberg, Demokratların siyasete bir nesil boyunca egemen olabilecekleri yeni bir paradigma oluşturduklarını savunuyor.
Buna da üç gerekçe gösteriyor:
• Demografi: Demokratlar seçmenler arasındaki en hızlı büyüyen gruplara hitap ediyor.
• Teknoloji: Demokratlar, destekçilerinden daha etkili bir biçimde hem mali katkı alma hem de onları harekete geçirmelerine yarayan yeni dijital teknolojilerde muhaliflerine kıyasla daha çok uzmanlaştılar.
• Siyaset başlıkları: Demokratlar, küresel ısınma, göç ve küresel mali kriz gibi yeni oluşan ve geleneksel sol ve sağ siyasetin ötesine geçen siyaset konuları hakkında daha donanımlılar.
Rosenberg ayrıca "Cumhuriyetçi" markasının da büyük bir hasar aldığını söylüyor.
Simon Rosenberg, aynı zamanda, bu seçimde pek çok seçmen için en başta gelen konunun eski moda bir konu -gerileyen hayat standartları- olduğunu ve bu konunun da Başkan Obama için büyük bir sınav niteliğinde olduğunu söylüyor.
DEMOGRAFİ
Rosenberg'e göre Obama'nın başarısında seçmenin iyi analiz edilmesi de yatıyor
Simon Rosenberg, ABD'nin tarihindeki en büyük demografik değişim sürecinden geçtiğini söylüyor.
1976 yılında seçmenlerin yüzde 90'ı beyazlardı. 2008'de ise bu oran yüzde 74'tü. Nüfus Sayım Bürosu'nun tahminine göre, önümüzdeki 30 yıl içinde ABD artık çoğunluğu beyazlardan oluşan bir ulusa sahip olmayacak.
Bunun başlıca nedeni ise Hispanik nüfustaki artış. Nüfusun bu kesimi toplamda yüzde 15'ten yüzde 30'a yükselecek.
Bu nedenle de Rosenberg'e göre bu seçimin en önemli sonucu, Obama'nın Hispanik oylarını ikiye bir marjıyla kazanmış olması.
YENİ TEKNOLOJİ
Obama'nın kampanya ekibinin, mesajlarını iletmek ve destekçilerini harekete geçirmekte yararlandıkları İnternet'in kullanımında daha önce görülmemiş oranda başarılı olduğuna kuşku yok
Çevrimiçi küçük bağışlar yoluyla 650 milyon dolar topladılar ki bu rakam McCain'in kampanyasında ulaşılan rakamı ikiye katlıyordu.
Ayrıca, oy toplama ve yeni seçmen kaydetme konularında çalışan ve milyonlarca gönüllüden oluşan bir orduyu da harekete geçirdiler.
İnternet ayrıca Youtube aracılığıyla kampanya görüntüleri ve diğer mesajların izlenmesi ve Facebook gibi sosyalleşme siteleri aracılığıyla kendileri gibi düşünen insanlara ulaşmaları açısından da önemli bir rol oynadı.
YENİ GÜNDEM
Rosenberg'e göre ayrıca Cumhuriyetçilerin seçmenlerle bağlantı kurmakta başarısız olmalarının en önemli gerekçesi, Demokratların sahiplendiği yeni siyaset konuları yerine vergi ve harcamalar gibi eski konulara ağırlık vermeleriydi.
Simon Rosenberg, sol ve sağ yaklaşımlar ile ulusal sınırların ötesine geçen, hükümet ve bireyleri kapsayan yaratıcı çözümlere ihtiyaç duyan, küresel ısınma gibi bir dizi siyaset konusu oluştuğuna inanıyor.
Göç de, Rosenberg'e göre, ulus devletin ötesinde partiler üstü ve küresel çözümlere ihtiyaç duyan bir diğer konu başlığı.
Ekonomi alanındaki yeni yaklaşım da, ticaretin önünde yeni engeller oluşturmak yerine, Amerika'yı daha rekabetçi kılacak olan eğitim, altyapı ve teknolojiye yapılacak yatırımlara ağırlık veriyor.
ZARAR GÖREN CUMHURİYETÇİ MARKASI
Obama, Bush'tan görevi 20 Ocak 2009'da devralacak
Bu seçim, partilerin algılanan kimlikleri açısından da önemli bir değişime sahne oldu.
Kendilerini Cumhuriyetçi olarak tanımlayan seçmenlerin sayısı son 28 yılın en düşük oranı olan yüzde 32'ye inerken, Demokrat olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 39'du.
Bundan daha dört yıl önce iki partinin oranları eşitti. (Yüzde 37)
Cumhuriyetçiler için bir diğer tehlike ise bu partinin artan bir biçimde güneyli bir görüntü ve algılama uyandıran bölgesel bir parti olarak görülmesi.
YAŞAM STANDARTLARI
Oluşan yeni gündem başlıklarına rağmen, hayat şartları konusu bu seçimin de en belirleyici siyaset başlığı oldu.
Sandık çıkışı anketlerine göre de ekonomi konusu açık ara farkla seçimin en belirleyici konusuydu.
Seçmenlerin yüzde 62'si bu konu başlığını ülkeyi ilgilendiren en önemli konu olarak tanımladı.
Rosenberg'e göre seçmenlerin bu konudaki mutsuzluğunun temel nedeni sadece mevcut mali kriz değil. Bush'un başkanlığı döneminde ortalama bir vatandaşın yaşam standartlarında görülen gerilemenin de bunda payı var.
http://www.haberakademi.net/default.asp?inc=haberoku&hid=8312