Kardeşler Giyim  
 
  Ermenilerden Özür Dilemiyorum!... 18.04.2024 07:18 (UTC)
   
 
Ermenilerden Özür Dilemiyorum!...


Bilindiği üzere, Ermenilerin "Medz Yeğen", yani "Büyük Felaket" diye tanımladıkları 1915 Ermeni tehcirinde yaşananlar imza kampanyasıyla yeniden gündeme taşınmıştır. Prof. Ahmet İnsel, Prof. Baskın Oran, Dr. Cengiz Aktar ve Gazeteci-Yazar Ali Bayramoğlu’nun öncülüğünde başlatılan imza kampanyasının adı "Özür diliyorum". Kampanya metninde, "1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkar edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum" denmektedir. Kampanyaya bu ana kadar, "aydın" olarak gösterilen 221 kişi destek vermiştir.
     Ancak ben ne günümüzde, ne de tarihimizle yüzleştiğimde Ermenilerden özür dilemiyorum. Ayrıca da, tarihe mal olmuş Enver, Talat ve Cemâl Paşa gibi, geçmişteki devlet adamlarımızın hiç birinin adına da özür dilemiyorum. Çünkü özür, yapılan bir hata sonucunda dilenir. Hatta yapılan bir hata varsa, özür dilemek büyük bir erdemdir. Ancak Türkler değil Ermenilerden, tebaası olarak yaşamış olan diğer hiçbir topluluktan özür dilemeyi gerektirecek harekette ve hatada bulunmamıştır.
 Tarihî geçmişimize baktığımızda, Türklerin en güçlü devirlerinde bile Ermenileri hiçbir zaman ezmeye ve yok etmeye çalışmadığı görülür. Ben burada, Osmanlıların Ermeniler için "Millet-i Sadıka" dediğini, hatta asırlarca Türklerle iç içe yaşadığını anlatmayacağım. Hem artık bu gibi söylemlerden vazgeçmemiz gerektiği düşüncesindeyim. Zira yıllarca bu tarihî gerçeği her fırsatta vurgulamış olsak da, hiçbir semeresi görülmemiş, bilakis Türkün alnına soykırım kara lekesini vurmaya çalışanların düşüncelerinde hiçbir tesiri olmamıştır. Burada benim vurgulamak istediğim, Ermenilerin ve Avrupa Devletlerinin "soykırım" olarak kabul ettikleri 1915 Tehcir Meselesini incelerken, olayın boyutunu ve dolayısıyla savunma ve başlangıç noktasını artık 1915 olarak kabul etmemek gerektiğidir. Zira Ermeni Meselesi deyince, bunun bir bütün olarak incelenmesini savunmaktayım. Çünkü 1915’den önce de Ermeni meselesi vardı, 1915’ten sonra da Ermeni Meselesi vardır. Her ne kadar Lozan Antlaşmasıyla Ermeni Meselesi halledilmiş sayılsa da, günümüzde Lozan’ın birçok maddesinin delinmeye çalışıldığı gibi(Ege adalarının silahlandırılması, yeni yeni azınlık gurupların çıkarılmaya çalışılması, Boğazlar meselesi, Sevr’i uygulama sahası arama gibi) Ermeni Meselesi de tekrar gündeme getirilmektedir.
 Ermeni meselesinin tarihî boyutuna kısaca bir göz atacak olursak, Ermeni meselesi ilk defa 1878 yılında Ayestefanos ve Berlin Antlaşmalarında Avrupa Devletlerinin gündemine girmiş ve Ermeniler bundan cesaretle, Anadolu’nun doğusunda müstakil devlet kurmak hülyasına kapılmışlardır. Nitekim bu düşünceyle, Sadece 1895 yılının son üç ayında Anadolu’nun 24 ayrı il ve ilçesinde isyanlar çıkarmışlar, baskın ve suikast düzenlemişlerdir. Nitekim bu durum Birinci Dünya Savaşı yıllarına kadar devam etmiştir.
 Birinci Dünya Savaşı devam ederken, 1915 yılında, Osmanlı ordusu Doğu cephesinde Ruslarla savaşırken cephe gerisindeki Ermeni çeteleri Türk ordusunu arkadan vurmaya ve savunmasız kalan Türk köylerini basarak halkını katletmeye başlamışlardır. Savaş sırasında Osmanlı hükümeti tabii olarak, seferberlik ilan etmiş, ancak Ermeni çeteleri faaliyetlerini daha da arttırmış ve Ermeni gönüllü grupları kurmuşlardır. Kafkas cephesinde savaşların başlamasıyla birlikte Rusların teşvik ve çağrılarıyla bu gönüllü grupların bir kısmı Türklere karşı savaşırken, bir kısmı da isyanlar çıkarmakta ve Müslümanlara karşı saldırılarda bulunmaktaydılar. Savaşa Osmanlı Devleti safında katılmak isteyen bazı Ermeni askerler de devletten aldıkları silahlarla Rus saflarına geçmekteydiler. Ayrıca çete hareketiyle ordumuzun yan ve gerilerinden saldırılar düzenleyerek, iki ateş arasında kalmasına sebep olmakta ve Rus ilerleyişine destek vermekteydiler. Osmanlı hükümeti bu durum karşısında da insancıl davranışı devam ettirmiş, durum düzelir ümidiyle bir süre bekledikten başka, Ermeni ileri gelenlerine de uyarılarda bulunmuştur. Ancak bütün bu uyarıların sonuçsuz kalması sebebiyle, bir takım tedbirler alma yoluna gidilmiştir.
 Dahiliye Nazırı Talat Bey, Ermenilerin çıkarttıkları olay ve katliamlara seferberlik ilânından itibaren dokuz ay dayandıktan sonra, Ermenileri silahlandıran komite yuvalarını dağıtmak için 24 Nisan 1915 tarihinde vilayetlere ve mutasarrıflıklara gizli bir tamim yollamıştır. Buna göre, Ermeni komite merkezlerinin kapatılması ve elebaşlarının tutuklanmaları istenmiştir. Bu tamimden sonra çeşitli merkezlerde bulunan Ermeni liderlerden 2345 kişi tutuklandı. Bunun arkasından gayri Müslimler ve Ermenilerin ellerinde bulunan bütün silahlar toplatıldı. Tutuklanan Ermeni liderleri o zaman en için en güvenilir yerler olan Ankara ve Çankırı cezaevlerinde toplandılar. Bu karardan sonra Ermeni teşkilatlanmaları ve kanlı faaliyetler daha da artmıştır. Bunun üzerine bir taraftan ordunun ve diğer taraftan sivil halkın emniyet altına alınması için Başkumandan vekili Enver Paşa, Dahiliye Nezaretine müracaat ederek, hıyaneti görülen Ermeni köy ve kasaba halkının ayrı ayrı veya toplu olarak başka bölgelere yerleştirilmesi istemiştir. Yer değiştirme yapılırken de Ermeni nüfusu gönderildiği yerlerdeki aşiret ve İslam nüfusunun yüzde on oranını geçmemeleri, Ermenilerin kuracakları köylerin her birinin 50 evden fazla olmaması ve göçmenlerin yakın yerlerde de olsa ev değiştirmemeleri hususlarının dikkate alınması istenmiştir. Böylece Ermenilerin gittikleri yerde yeniden fitne ve fesat yuvaları oluşturmaları önlenmek istenmiştir.
 Bunun üzerine çıkarılan geçici kanunla, Ermenilerin tehcir edilmesi, yani zorunlu göçe tabi tutulması kararlaştırılmıştır. Ancak Osmanlı Devleti Ermenilerin bu zorunlu göç kararının düzenli ve güvenli bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli tedbirler almıştır. Ayrıca, Osmanlı askerini arkadan vurmaları nedeniyle Ermenilerin harekât bölgesinden uzaklaştırılmaları şeklinde özetleyeceğimiz tehcir esnasında, bunlara yevmiye verilmesinden başka, iktisadî meselelerinin zarar görmeden halledilmesi, gayr-i menkullerinin tespit edildikten sonra tazmin edilmesi, gittikleri yerlerde arazi ve iş sağlanması için komisyonlar kurdurmuştur.
 1915 tehcir meselesinden sonra ise Ermeni terör örgütü ASALA tarafından ilki 27 Ocak 1973, sonuncusu da 4 Temmuz 1994 olmak üzere toplam 35 diplomatımız ve yakını, başta Paris ve Atina olmak üzere, dünyanın çeşitli şehirlerinde güpegündüz şehit edilmişlerdi.
    Yukarıda özetini verdiğimiz Ermeni meselesini göz önüne aldığımızda ben, Ermenilerin çıkardıkları isyanlar için özür dilemiyorum. Bu isyanlarda katlettikleri Türklerin hatırına özür dilemiyorum. Diri diri fırına attıkları, kasap çengeline ve kazığa geçirdikleri canlar uğruna özür dilemiyorum. Toplu mezarlardaki bebelerimizin kafalarındaki balta ve kılıç darbeleri için özür dilemiyorum. Karnı deşilen hamile kadınlarımızın, gözü oyulan babalarımızın kanları için özür dilemiyorum. Mensubu oldukları devlete ihanet ettikleri için özür dilemiyorum. ASALA tarafından katledilen 35 masum büyükelçimizin aziz hatıraları için özür dilemiyorum. Günümüzde medenî dünyanın gözü önünde Azerbaycan’da, Hocalı’da katledilen binlerce soydaşımın kurumamış kanları için özür dilemiyorum.
 Özür kampanyası başlatan ve kendisini "bir grup aydın" olarak tanıtan kişilere gelince, bunların öncelikle "aydın kime denir" bunun tanımını yapmalarını istiyorum. Aydın insanın sınırını kimler belirliyor? Kim, kimlerin aydın olduğuna karar veriyor? Anladığım kadarıyla buradaki aydın kelimesi, açıkça karşıt, zıt düşüncede olan anlamına geliyor ve maalesef basınımızca da böyle kişiler aydınlar sınıfına konuyor. Oysa aydın kelimesi sözlükte, kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli kimse anlamına gelmektedir. Bu durumda, tanıma uyan bir aydın olarak, şayet o imza kampanyasını başlatanlar aydınsa ben aydın değilim…
    Şimdi bu imza kampanyasına karşılık başlatılacak kampanyaya, milyonlarca kişinin katılması, Ermeniler tarafından katledilmiş binlerce insanımızın sızlayan kemiklerini biraz olsun rahatlatacaktır. Buna karşı verilecek her imza, imza kampanyasını başlatan her bir aydının(!) kafasına, demokratik yolla inecek bir balyoz darbesi olacaktır. Bunun için de başta üniversitelerimize, üniversitelerdeki bütün öğretim üyelerine, öğrencilere, öğretmenlerimize, tabiri caizse, mürekkep yalamış herkese, medyamıza, hasılı kendini bu vatanın mensubu gören sivil toplum örgüt üyelerine ve bütün insanlarımıza büyük görevler düşmektedir. Hem bunu yaptığımız takdirde, Türkiye’de aydın denilen sınıfı sadece belirli fikri savunanlara bırakmamış olacağız. Geçmişte nasıl ki millî birlik ve beraberliğimiz sayesinde yok olan bir vatanı kurtardıysak, bugün de aynı duygu ve düşüncelerle bu vatanı ebedîleştirebiliriz. Aksini düşünemiyorum





Ahmet HALAÇOĞLU
ahhalac@hotmail.com

Adana’nın Kozan ilçesinde 1961’de doğdu. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1984 yılında Elazığ Fırat Üniversitesi’ne asistan olarak girdi. 1991 yılında "Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri(1912-13)" isimli doktora teziyle doktor ünvanını aldı. 1992 yılında Yardımcı Doçent oldu. 1994 yılında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’ne geçiş yaptı. 2003 yılında Doçent oldu.

Yazarın kitapları:

1-Halaçoğlu, Ahmet; Balkan Harbi Sırasında Rumeli’den Türk Göçleri (1912-1913), Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2.Baskı, Ankara 1995.
2-Halaçoğlu, Ahmet, 1895 Trabzon Olayları ve Ermenilerin Yargılanması, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul 2005.

3-Halaçoğlu, Ahmet, Bir Ermeninin İtirafları(1895 Maraş ve Zeytun Olayları), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2007.

4-Halaçoğlu Ahmet, Teke (Antalya) Mütesellimi Hacı Mehmed Ağa ve Faaliyetleri, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002.
5-Halaçoğlu, Ahmet; Hatay’ın Anavatan’a Katılmasında Dörtyol’un Yeri ve Önemi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1995.
6- Halaçoğlu, Ahmet-Ünal, M.A; Türk İnkılâp Tarihi ve Atatürk İlkeleri, Üçüncü Baskı, Isparta 1997.
7-Ali Emiri; Osmanlı Şark Vilayetleri, Sad.Ahmet Halaçoğlu-Abdülkadir Yuvalı, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri 1992.
8-Yolga, M.Zülfü; Dersim(Tunceli Tarihi), Yay.Haz.Ahmet Halaçoğlu-İ.Yılmazçelik, Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları, Ankara 1994.
9- Halaçoğlu, Ahmet, Osmanlıca Dersleri, Fakülte Kitabevi, Isparta 2002(Yardımcı ders kitabı olarak hazırlanmıştır).

Yazarın  bunlardan başka çeşitli konularda yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır.

 
  İÇİNDEKİLER
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  YAZARLAR
 
YAZARLAR
Ali DUMAN
Yrd.Doç.Dr
Loadtr.Com

Ali ESGİN
Yrd.Doç.Dr

Derya EĞİLMEZ
Yazar

Cengiz DUMAN
Araştırmacı-Yazar
Loadtr.Com

Mehmet BAŞAR
Gazeteci-Yazar
Loadtr.Com

SÜRELİ YAYINLAR

EKLENENLER

İsrailoğulları kavramının oluşumu üzerine

 

İMAM EBU YUSUF, HAYATI, FIKIHÇILIĞI VE ESERLERİ

 

 

KUR'AN'DA ZİKREDİLEN MEYVELER

 

İSLAM TARİHİNDE SEÇİM USULÜ

 

evli çiftlerde cinsellik

 

NÜKLEER SANTRALLER VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ

 

“AYNA” PROGRAMI İLE DÜNYA’YI DOLAŞMAK

 

Elmalılı'nın meali veya sahipsizliğin meali

 

KUR'AN'I KERİM'E GÖRE İNSAN DAVRANIŞLARI

 

  İSLAM İLMİHALİ
İSLAM İLMİHALİ KONULARI
Loadtr.Com
İSLAM İLMİHALİ
İLMİHAL NEDİR ?
GUSÜL VE GUSLÜ GEREKTİREN HALLER
GUSLÜN FARZLARI
GUSLÜN SÜNNETLERİ
GUSÜL ETMESİ FARZ OLANLARA HARAM VEYA MEKRUH OLAN ŞEYLER
Teyemmüm nedir ?
TEYEMMÜMÜ MUBAH KILAN VE KILMAYAN BAZI HALLER
İMAMLIK VE CEMAAT
Kasten kılınmamış namazların kazası olmaz
BAYRAM NAMAZI NASIL KILINIR
CENAZE NAMAZI NASIL KILINIR
MEKRÛH VAKİTLER
NAFİLE NAMAZLAR
Kadın'a Namaz kılmak İçin Getirilen Kolaylıklar
SEHİV (Yanılma) SECDELERİ İLE İLGİLİ MESELELER
TİLÂVET SECDESİ İLE İLGİLİ MESELELER
KİMLERE ZEKÂT VERİLİR, KİMLERE VERİLMEZ?
KİMLERE ZEKÂT VERİLİR, KİMLERE VERİLMEZ?
ZEKÂTA BAĞLI OLMAYAN MALLAR
ALTIN İLE GÜMÜŞÜN ZEKÂTI
HACCIN FARZ OLMASININ ŞARTLARI
HACCIN RÜKÜNLERİ
HAC VE UMRE İLE İLGİLİ YASAKLAR
Prof.Dr. Köse: Sigara hamilelere haram
Faiz gelirleriyle işlenen hayırın sevabı var mıdır?
İSLÂM'DA MUAŞERET (GÜZEL GEÇİNME) ÂDÂBI
OJE KULLANMANIN HÜKMÜ
DİNİMİZDE KURBAN İBADETİ
Çocuğa İsim Vermek
İMAMLIK VE CEMAAT
İSLAM DİNİNDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL VE ABDEST
Fıtr Sadakası nedir, kimlere, nasıl ve ne zaman verilir?
Namaz'da cebi tek hamlede kapatın
Kurbanlık Hayvan Alımlarında Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir?
KURBAN KESİMİ NASIL YAPILMALIDIR?
KURBAN YÜZME VE PARÇALAMA İŞLEMLERİNDE NELER YAPILMALIDIR?
SAFA VE MERVE ARASINDA SA’Y ETMEK
RESİMLİ TEYEMMÜM TARİFİ
Çocuğa İsim Vermek
İSLAMİYET'E GÖRE ÂŞURA GÜNÜ VE AŞÛRA ORUCU
Âşûrâ günü ile ilgili bidatler
ÂŞÛRÂ GÜNÜ VE ÂŞÛRÂ ORUCUNUN MAHİYETİ
TEVRAT’A GÖRE AŞURA GÜNÜNÜN ÖNEMİ VE ÂŞURA ORUCU
  FIKIH İMAMLARI
FIKIH İMAMLARI
Ebu Hanife (İmam Azam)hayatı, eserleri ve fıkıhçılığı
İmam Şafi hayatı ve fıkıhçılığı
İmam Malik, Hayatı ve Fıkıhçılığı
İmam Ahmed b. Hanbel, Hayatı ve Fıkıhçılığı
İmam Cafer, Hayatı, Fıkıhçılığı
İmam Davud bin Ali Ez-Zahiri, Hayatı, Fıkıhçılığı
İmam Ebu Yusuf, Hayatı, Fıkıhçılığı
  KUR'AN KISSALARI
KUR’AN'I KERİM KISSALARI
RESULLER’İN TEBLİĞ MÜCADELESİNDE KAVİMLERİNİN DİRENİŞ PSİKOLOJİSİ
HZ.LUT VE HELAK OLAN KAVMİ
BURUÇ SURESİ IŞIĞINDA ASHAB-I UHDUD KISSASI
KUR’AN VE TEVRAT’A GÖRE; HZ. LUT KISSASI
HZ.SÜLEYMAN VE HÜKÜMDARLIĞI
HZ. YUNUS VE KAVMİNDEN KAÇIŞ
İSMAİL PEYGAMBER KISSASI IŞIĞINDA ÖĞÜT VE İBRETLER
HZ. HACER VE HİCRETLERİ
KURBAN HZ. İSMAİL Mİ HZ. İSHAK MI?
HZ. MUSA'NIN ALLAH İLE MÜKÂLEMESİ(KONUŞMASI)
ALİM KUL VE HZ. MUSA
HZ.HARUN VE YARDIMCI RESULLÜK
NANKÖR BİR TOPLUM ÖRNEĞİ:MEDYEN HALKI
HZ. YUSUF; ONBİR YILDIZ, AY VE GÜNEŞ
HZ.YAHYA VE ŞEHADETİ
AD KAVMİ VE HZ. HUD
YE'CÛC VE ME'CÛC
HZ. NUH VE TUFAN
SÂMİRÎ VE ALTIN BUZAĞISI NEZDİNDE ÖĞÜT VE İBRETLER KISSASI
KUR'AN'DA BAHÇE SAHİPLERİ KISSALARI
ZÜLKARNEYN KISSASI
PEYGAMBERLERDE HİCRET
SALİH PEYGAMBER VE SEMUD KAVMİ
İSMAİL PEYGAMBER KISSASI IŞIĞINDA ÖĞÜT VE İBRETLER
KISSALARDA MÜŞRİKLERİN VAHYE VE RESULE KARŞI ALDIKLARI TAVIRLAR
KUR’AN VE TEVRAT’A GÖRE HZ.İBRAHİM, HZ.İSMAİL VE HZ.HACER’İN MEKKE’YE HİCRETİ
HZ. İBRAHİM VE HZ. İSMAİL’İN KÂBE’Yİ İNŞÂ ETMESİ

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol