Graham Fuller, Türkiye artık Amerikan müttefiki değil” derken ne demek istedi !
Geçmişte, Amerikan haber alama teşkilatı CIA’nın, Ortadoğu İstasyon şeflerinden olan Graham Fuller, Ortadoğu'da aralıksız 20 yıl, Amerika hükümeti adına çeşitli düzeylerde görev yaptı. 1964–67 yılları arasında İstanbul'da görev yapan Fuller; 1986 yılında, CIA’nın “Ulusal İstihbarat Kurulu Başkan Yardımcılığı’nda da bulundu. Harvard Üniversitesi Rus İncelemeleri kürsüsü mezunu olan Fuller; Amerikan haber alma teşkilatı CIA yönetiminde ilk 10'a yükseldikten sonra CIA'dan ayrılıp, ABD yönetimine danışmanlık yapan think-tank, düşünce kuruluşu Rand Corporation'a geçti. Kıdemli bir analist olarak yıllarca Rand Corporation’da çalıştı. Fuller, Türkçe, Rusça, Arapça ve Çince gibi çok kritik dilleri biliyor. Tarık Buğra'dan Yaşar Kemal'e kadar onlarca Türk romanı okuduğu belirtilen Graham Fuller'ın; 1920'lerden bu yana Türk romanındaki siyasal ve kültürel temaları inceleyen bir kitabı bulunmakta.
Graham Fuller şu sıralarda Kanada'daki Simon Fraser Üniversitesi'nde İslam dünyası ve tarihi dersleri veriyor.
Graham Fuller’in, “Türkiye’nin Yeni Jeopolitiği” adlı kitabının yanı sıra; yine Amerikalı, Türkiye uzmanlarından biri olan Prof. Henry Barkey ile birlikte hazırladığı “Türkiye’nin Kürt Sorunu” adlı bir analiz çalışması var. Bu analiz, Amerikan’ın eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz’in, başkanlığını yaptığı, Carnegie Uluslar arası Barış Kurumu (Carnegie Endowment For International Peace) kuruluşu için hazırlanmış. Yani, Graham Fuller birileri! İçin analizler yapan, raporlar hazırlayan bir gizemli bir kişiliktir.
Sürekli olarak, Türkiye ve Ortadoğu üzerine analizler ve projeksiyonlar yapan Graham Fuller; SSCB yıkılmadan önce “komünizm tehlikesine” karşı, sosyalist ülkelere komşu Müslüman ülkelerde, “yeşil kuşak” oluşturulması fikrinin de yaratıcısıdır.
Son dönemlerde ise; "Kürt sorununun uluslararası bir duruma yükselmesiyle ki bir gün mutlaka bu konuma gelinecektir İran ve Türkiye en büyük ihtilafı yaşayacaklardır. Kürtlerin ciddi bir siyasi kaygı olarak ortaya çıkması durumunda iki devlet de birbirlerinden etkilenecekler ve belki yeniden sınırların aşılması ile karşılaşacaklardır. Potansiyel bir kaosu bastırmak için Türk Ordusunun bölgeye müdahalesi olasıdır." yorumlarında bulunmuş ve Türkiye ile İran arasında Kürt sorunu odaklı bir savaşı öngörmüştür.
Graham Fuller, Los Angeles Times’ta yazdığı bir makalesinde “Türkiye’de Amerikan aleyhtarlığı yükseliyor ve Türk solu ile aşırı sağcı Türk milliyetçileri arasında umulmadık bir birliktelik oluşturulmuş durumda. Bu birliktelik, Amerikan aleyhtarlığı ve düşmanlığı noktasında birleşiyor.” Diyerek, Türkiye’de meydana gelen Amerikan karşıtlığına dikkatleri çekmiştir.
Graham Fuller’in bu analizdeki amacı, Amerikan’ın, dünya hegomanyası için bölgesel olarak kullanması gereken kartlardan biri olan Türkiye’yi kullanmada! Meydana gelen pürüzlere dikkat çekerek; Amerika ve Türk hükümetlerinden gerekli önlemlerin alınmasını istemesi bu maksatla yönlendirmede bulunmasıdır.
Washington'da Jamestown adlı think-tank düşünce kuruluşunda düzenlenen "Gürcistan'dan sonrası Türkiye ve Kafkasya" konulu konferansın ana konuşmacısı olan Graham Fuller, "bağımsız yazar, analist, konuşmacı ve Kanada, Vancouver'daki Simon Fraser Üniversitesinde İslam dünyası ilişkileri tarih profesörü" olarak tanıtılmıştır. Jamestown'ın, Graham Fuller hakkındaki bu duyurusunda, onun tek başına bir adam görüntüsü verilmeye çalışılması, Amerikan think-tank kuruluşlarının, Amerikan hükümeti ve karar mekanizmalarının yönlendiricisi, karar alma çarklarında olduğuna dair inanışlara muhalefet eden bir anlayıştır.
Graham Fuller hakkındaki bağımsız analist duyurusu, olsa olsa Türkiye’dekileri uyutma! Amaçlı bir numaradır! Konferansta konuşan Fuller’de, onu konuşturan Jamestown adlı think-tank kuruluşu da Amerika çıkarları için görevlerini ifa etmektedirler.
"Gürcistan sonrası Türkiye ve Kafkasya" konulu konferanstaki konuşmasında; Cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan elli’li yıllarda Türkiye'nin, doğusunda veya güneyinde kimse yokmuş gibi davrandığını söyleyen Graham Fuller, konuşmasında "Samimi olarak diyebilirim ki, Türkiye artık bir Amerikan müttefiki değil" diyerek; bunun, iki ülke arasında iyi bir işbirliği ilişkisinin olmadığı anlamına gelmediğini, ancak "müttefik" sözcüğünün bundan ilgisiz olduğunu savunmuş.
Türkiye'nin bugün eskiye oranla çok daha bağımsızlıkçı bir düşünceye sahip olduğunu belirten Graham Fuller, "yüzyıldır ilk defa Türkiye'nin büyük bölgesel güç haline geldiğini" belirtmiş.
Türkiye'nin, etrafındaki komşu ülkeler ile iyi işleyen ilişkileri bulunduğunu belirten Graham Fuller; ”Türk yetkililerinin, Washington’daki diplomatik ziyaretlerinde söyledikleri "Kötü bir mahallede yaşıyoruz" ifadesini artık kullanmadıklarını ifade etmiştir.
Türkiye'nin "komşuları ile iyi geçinme” politikalarının Türkiye’nin dış politikasına olan faydasına dikkat çeken Fuller; Tarihte iki büyük düşmanken Türkiye ile Rusya'nın, artık "sorunsuz, rahat bir çalışma ilişkisi" içinde bulunduğuna işaret ederek "Umarım Amerikan hükümeti de bu politikalara yanaşır" demiştir.
Graham Fuller’in konuşmacı olduğu Jamestown gibi Amerikan “Think Tank” kuruluşları, Amerika’nın genel olarak tüm dış politikasını, özelde ise Ortadoğu politikasını belirleyen oluşumlardır. Dünya’ya bağımsız analizler yapan kuruluşlar olarak lanse edilen bu oluşumlar, yüz yıla yakındır Amerika’nın dünya ile ilişkilerini yönlendirmektedirler.
Amerikan hükümetleri; bu kuruluşlar ve onların fikir üreticileri olan Graham Fuller gibi Türkiye ve Ortadoğu’yu iyi bilen analistler aracılığı ile bölgesel ve küresel coğrafyalarda gerekli askeri, ekonomik, siyasi ve diplomatik alanlarda stratejik ve taktik adımlar atmaktadırlar.
Anlaşılıyor ki Amerika açısından, “BOP” “GOP” projeleri yolunda pürüzler çıkarabilecek Türkiye için de böyle adımlar atılma zamanı gelmiş olmalıdır ki; Graham Fuller’in, Türkiye’yi öven sözlerinin altında Türkiye’nin küresel güç olma ya da küresel güçlere engel olma potansiyeline dikkat çekilmekte ve küresel güçlerin uyanarak! Harekete geçmesi gerekliliğine vurgu yapılmaktadır.
Ya da Türkiye’ye “bölgesel güç” olduğu imajı verilerek, bölgede gerekli olan “BOP” düzenlemelerinde, dünya hegomonları adına yeni görevler vermektir. Mesela Barzani’li Irak Kürdistan devleti veya Irak Kürt federe devleti gibi bölgesel çatıların kurulması ve korunması için…
Graham Fuller’in analizlerinin medyada yer aldığı sıralarda Türkiye yönetiminin Barzani ile temaslarda bulunma kararı alması ve Barzani’nin giderayak Bush’un resmi davetlisi olarak Amerika ziyareti gibi olaylar Fuller’in yorumlarının Türkiye’yi bölgesel aktör görme ve gösterme girişimlerinin bir parçası olarak yorumlanabilir.
Ancak Türkiye bu girişimlerde bulunurken Amerika adına mı yoksa kendi çıkarları için mi bunu yapmaktadır tam manasıyla anlaşılamamaktadır. Amerika Irak’tan çekilene kadar Amerikan isteklerini yapar görünerek oyalama taktiği yapabilecek Türkiye’nin Amerika sonrası bölgede oynamak isteyeceği rol Fuller’in tespitlerindekileri haklı da çıkarabilir. Bunu zaman gösterecektir. O halde Graham Fuller her iki açıdan olumlu bir analizde bulunmuş demektir.
Graham Fuller’in bu son analizindeki, Türkiye’nin “bağımsızlıkçı hareketini” ya da “Türkiye artık Amerika’nın müttefiki değil” sözlerini, Türkiye ve Türkler için söylenmiş olumlu tespitler manasında algılarsak; o zaman Küresel güçler için; bu “bağımsızlıkçı hareketi” önlemenin çaresi herhalde, AB gibi küresel hegemonya yapılarının çatıları altına alarak, onları Laikçi-Seküler yapılara asimile ederek batı potasında “eritme” ya da etnik olarak ülkeyi “bölerek” güçsüzleştirme olmalıdır. O halde Türkiye’nin uyanık davranarak, bu oyunlara gelmeme ve oyunları bozma reflekslerini harekete geçirmesi gerekmektedir.
Bakalım göreceğiz, Graham Fuller’in yönlendirmelerinin "yüzyıldır ilk defa Türkiye'nin büyük bölgesel güç” "Samimi olarak diyebilirim ki, Türkiye artık bir Amerikan müttefiki değil" analizlerinin neticesi ne olacak?
Genelde Dünya ve özelde Ortadoğu’da, Türkiye’nin konumu ne, nereye, hangi istikamete doğru gidecek ?…
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar