MÜSADEME-İ EFKÂR’DAN BARİKA-İ HAKİKAT DOĞAR
Tevfik Fikret’in bir sözü olan “müsademe i efkârdan barika i hakikat doğar” vecizesi; Ankara Büyükşehir belediye başkanı Melih Gökçek ile CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasında gerçekleşen tartışma ile yeniden gündemimize girdi.
Tevfik Fikret “müsademe i efkârdan barika i hakikat doğar” vecizesi ile fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır diyerek fikirlerin tartışılmasının yarar getireceğine işaret etmiştir.
Nitekim demokratik ülkelerde fikirler yasaklanmaz ve her türlü fikir tartışılarak bu meyanda üstünlük sağlanması yolu açılmış olur. Totaliter yönetimlerde ise fikirler ortaya çıkamadığı gibi bunların tartışılması mümkün bile değildir.
Bunun nedeni tek doğrunun olduğu o da yönetimi teşkil eden kişi veya kurumların dikte ettikleri görüşler ve o doğrultuda üretilen fikirler oldukları malumdur.
Yıllarca S.S.C.B olarak bilinen bugünkü Rusya’da rejime aykırı fikirler üretenlerin Sibirya’ya sürüldükleri, tımarhanelere kapatıldıkları, hapis ve işkencelere uğradıkları bilinen gerçeklerdir.
Globalleşen dünya’da tek düzen kalan kapitalizm’in ürünü demokrasilerde de her türlü düşünceye serbesti getirilerek tartışılma ortamları yaratılmaya çalışılmış / çalışılmaktadır. Bunun bir nedeni toplumları yöneten siyasi güç odaklarının halkın sisteme karşı bir araya gelmesini önlemek toplum içersinde derin ayrılıklar oluşturmak istemeleridir. Bu suretle her konu her şey özgür fikirler olarak ortaya atılabilir ve tartışılabilir ancak sistem karşıtı şiddet veya toplumu karıştıracak eylemlere dönüşmemek kaydıyla…
Demokrasinin bu sınırsız görünen özgürlükleri siyasete de egemen olmuş neticede her birey siyaset yoluyla fikirlerini siyasi arenada yayma ve tartışma hakkı sahibi olmuştur. 12 Eylül darbesi sonrası oluşan liberal ortam siyasi konjoktürün globalizmi getirmesi ile birlikte çok geniş manada olmasa da türlü fikirlerin serbestçe tartışılabildiği bir ortama dönüşmüştü.
Televizyon, konferans, paneller, v.s gibi yollarla açıkoturum, tartışma, siyaset meydanı gibi adlar altında yürütülen bu faaliyetlerin, 2003 yılında AKP’nin iktidara gelmesi ile sona erdiği görülmüştür.
Geçmişte sıkça uygulanan tartışmalar, açık oturumlar, AKP iktidarından sonra adeta kaybolmuştur. Böylece 12 Eylül sonrası gelişen, Türkiye sath-ı mailindeki tartışma ortamı zayıflamış, başta Başbakan olmak üzere bakanlar ve AKP milletvekilleri siyasi, ekonomik ve dışişleri ile ilgili siyasi açıkoturum veya tartışmalara çok nadir olarak katılarak adeta boykot etmekteydiler.
Ta ki CHP milletvekili Kılıçdaroğlu’nun, AKP milletvekili ve genel başkan yardımcısı Mir Dengir Mehmet Fırat’la yaptığı tartışma programına kadar…
Halkın büyük ilgisini çeken bu programlar siyasilerin de ilgi alanına girmiş ve sonunda Ankara Büyükşehir belediye başkanı Melih Gökçek ile CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan tartışma programı gündeme gelmiştir.
Siyasi bir kıskaçta gözüken Gökçek AKP,’nin, kendisi ile ilgili Ankara Büyükşehir belediye başkanlığı adaylığında nazlanmasının önünü açmak hem Türkiye seçmeni ve hem de AKP seçmeninin gözüne girmek amacıyla CHP’li Kılıçdaroğlu’yla doğalgazla sınırlı bir tartışmaya girişmiştir.
Vecizesi gerçekleşmiş ve halk, özellikle Ankara’lılar, doğalgaz konusunda yedikleri kazıklar! hakkında bilgiler edinmek fırsatı bulmuşlardır.
Darısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Baykal, Bahçeli ve diğer siyasilerin bir masa etrafında toplanıp siyasi fikirlerini çarpıştıracak açık oturum, tartışma gibi televizyon programlarına…
Halk sizi nasıl anlayacak beyler; örnek aldığınız! Amerika da bile seçimlerden önce başkan adayları defalarca fikirlerini yarıştırdıkları tartışmalar, açıkoturumlar yapmıyorlar mı? AKP’liler haydin tartışma ve açık oturumlara… Ki,“müsademe i efkârdan barika i hakikat doğar” vecizesi gerçekleşsin, halkın bilgilenme hakkı ortamı oluşsun.
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar