|
|
|
|
|
|
|
|
Alak Suresi İlk Ayetlerin Yorumu ve Okumak Üstüne
Hepimizin bildiği gibi Alak suresi ilk ayetler, Kur’an-ı Kerim’de gönderilen ilk sure ve ayetlerdir. Daima “bizim dinimizin ilk emri oku” diyerek övündüğümüz bu ayetler şöyledir: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı alakadan yarattı. Oku ve öğren! İnsana bilmediklerini öğreten ve kalemle yazdıran Rabbin kerem sahibidir”. Bu ilk inen ayetlerde yer alan “oku” emri, Peygamberimize mahsus olarak verilmiş bir emir değildir. İslam’ı din olarak kabul eden herkesi bağlayan genel bir emirdir.
Elbette tefsir kitaplarına baktığımız zaman bu ayetlerin yorumuyla ilgili pek çok husus olduğunu görebiliriz. Öncelikle bu ayetlerin, insanın sahip olduğu potansiyel yapıya işaret ettiği, görülmektedir. Şöyle ki: Ayette geçen “insana bilmediklerini öğreten Rabbin” ifadesi, insanın bilme ve öğrenme potansiyeline sahip bir varlık olduğuna işaret ettiği gibi, bu potansiyeli insanın yaratılış mekanizmasına Yüce Yaratıcının yerleştirdiğine de işaret etmektedir.
Ayetlerin vurguladığı bir diğer önemli nokta, “Kalem ile yazma” meselesidir. Buradan anlaşılmaktadır ki, ilk insandan itibaren insanlık belli bir bilgi birikimine sahipti. Nitekim Bakara suresi 31. ayette: “Allah Adem’e bütün (eşyanın) isimlerini (ve ne işe yaradıklarını) öğretti” buyrulmaktadır, ki bu ifade de Alak suresindeki ifadeye tamamen uygun bir şekilde Hz. Adem’den itibaren, bütün insanlığın temel bilgi ve öğrenme potansiyeline sahip olduğunu ve hatta, bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. İnsanın bilgi sahibi olması konusu, insanın evrimleşen bir varlık olduğu yolundaki iddiaların geçersizliğini de gösterir.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim nokta ise OKUMA konusudur.
İnandığı dinin ana kaynağının ilk emri “OKU” olan bir dine mensup insanların, eğer dinlerine yeterince sadık iseler, bu emrin gereğini yapmalarından daha doğal bir şey olamaz. Ancak bu din İslam ve bu dine inananlar Müslüman olduğu halde, İslam toplumlarında okuma oranı, insanı düşündürecek kadar eksik ve İslam toplumlarında okumuş insan ve genel kültür seviyesi insanı ağlatacak kadar korkunçtur.
Ne yazık ki başta ülkemizde toplum genelinde okuma yok denecek kadar azdır. Örnek vermek gerekirse, çok uzağa gitmeyeceğim, kendi ailemde okuma alışkanlıklarını söylemem yeterli olacaktır. Babam en azından ayda bir kitap okur. Annem, belki 2-3 ayda bir kitap okur, Ağabeyim, yılda bir kitap bile okumaz. Kız kardeşlerim de öyle. Hatta bu kitap okumamanın en acı tarafı, kardeşleri olan, benim kitabımı bile okumamış olmalarıdır.
Bir akademisyen olarak ortalama 2-3 yılda bir kitap yazıyorum. Bu kitapları yayınlatmak için de yaklaşık bir yıl harcıyorum. Bir kitap yayıncıya girdiği zaman kaç adet basılıyor biliyor musunuz? Benim en son kitabım 1000 adet basıldı. En çok basılan kitap 3000. Halbuki Türkiye’nin nüfusu kaç? 73 milyon. Burada hasep yapma işini size bırakıyorum.
Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN
İ.Ü İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ÖĞRETİM ÜYESİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|