SANTA KLAUS YA DA NOEL BABA KİMDİR, NEDİR?
“Noel Baba” adıyla tanınan, Hıristiyan dünyasında daha ziyade Santa Klaus olarak bilinen Aziz Nicholaos, Antalya’da yaşamış bir Hıristiyan din adamıdır. Almanya’nın Frieburg; İtalya’nın Napoli, Sicilya, Bari ve Amerika’da New York şehrinin koruyucu azizi olarak kabul edilmektedir. Rusya ve Yunanistan’ın en saygın Azizi olarak tanınmış, çocukların mahkûmların, denizcilerin ve gezginlerin koruyucu azizi olarak saygı gösterilmektedir. Her yıl 6 Aralık’ta törenlerle anılmaktadır.
İskandinavya ülkelerindeki çocukların iyiliksever koruyucu ve onların müjde ve hediyecisi olan Noel Baba mitolojisi; Antalya’lı Myra’lı Aziz Nicholaos’ın aziz kişililiğinin cem edilmesiyle, dinî muhtevalı yeni ve modern bir prototip meydana getirilmiştir.
Modern Noel baba, İskandinavya ülkelerinin kadim inançlarından alınan, geyikler tarafından çekilen bir kızakla dolaşan çocuklara bacalardan girip hediyeler dağıtan bir mitolojik varlık haline gelmiştir. Hıristiyan dünyasının Noel Babası, özellikle çocukların heyecanla bekledikleri sevimli bir kişi olarak yaşamaktadır. Bazı efsanelere göre Noel Baba, Kuzey Kutbu'nda karısı ile birlikte yaşar. Elfleri ile birlikte çocuklar için oyuncaklar yapar. Çocukların kendisinden mektupla Noel için hediye talep ederler. Noel Baba da Ren geyiklerinin çektiği kızağını hediyelerle doldurur ve uçarak evlere bacalardan girip herkesin kendisinden istediği hediyeleri dağıtır.
Myra’lı Aziz Nicholaos’ın (Noel baba) yaşadığı yerler karın yağmadığı, kızakların olmadığı Akdeniz kıyılarıdır. Aziz Nicholaos (Noel baba) Antalya'nın bugünkü ismi Kale olan ilçesi (Myra)da doğmuş ve yaşamış bir şahsiyettir. Oldukça eğitimli ve zengin bir aileden gelen Aziz Nicholaos’ın (Noel baba) daha sonraları dini hayata yönelmiş bir kişidir.
Hayatına dair yazılan dinî kitaplarda, göğün bir hediyesi, ana-babasının dualarının ve verdikleri sadakaların bir meyvesi, fakirlerin kurtarıcısı olarak dünyaya geldiğine işaret edilmiş, daha bebek iken mucizeler yarattığına inanılmıştır.
Aziz Nicholaos’ın ölüm günü tüm Hıristiyanlarca 6 Aralık olarak kabul edilir. Ancak bu tarihin kesin bir kaynağa dayandığı söylenemez. Azizden bahseden en eski kaynaklar olan, 6. yüzyıla ait “Vita Sionitae” ile “Vita de Stratelatis” adlı eserler de kesin bir ölüm tarihi vermezler. Bu kaynaklarda sadece Azizin doğum yerinin, Likya’nın en büyük limanı Patara olduğu kaydedilmiştir. Hıristiyanlığın ilk yıllarında Havari Paulos’un, Patara’da kaldıktan sonra yoluna devam etmesi, Patara’ya İncil’de adı geçen kentlerden biri olma özelliğini kazandırmıştır. Bu bölümde Havari Paulos’un arkadaşı Luke ile üçüncü seyahatleri sonunda, Miletos’tan Kudüs’e dönerken Patara’da kaldıkları ve buradan muhtemelen daha büyük bir gemiye binerek seyahatlerine devam ettikleri anlatılır.
Yaşantısı ve mucizeleri hakkında gerçekliği tartışılacak, sayısız hikâyeler anlatılmıştır. Piskopos olma kararının kehanetlere veya seçim toplantısı kararına göre, ertesi günü kiliseye giren ilk adam olmasına dayanılarak verildiği söylenir. Diğer hikâyeler, İmparator Dioeletianus devrinde (284-305) Hıristiyanlara yapılan zulümler sırasında çektiği acılarla ilgilidir. İnancından dolayı hakimler tarafından tutuklanıp zincire vurulmuş, birkaç yıl sonra Hıristiyan İmparator Konstantinos tarafından serbest bırakılarak Myra’ya geri dönmesi sağlanmıştır. Diğer bir hikâyede Azizin İ.S. 325 yılında Nicaca’da (İznik) toplanan Konsüle katıldığı anlatılır.
Bir keresinde İmparator Konstantinos’un rüyasına girerek, haksızlıkla ölüme mahkûm edilmiş olanları serbest bırakmasını söyler. Bir keresinde de Mısır’dan İstanbul’a giden bir gemiden aldığı hububatla Myra halkını açlıktan kurtarır. Ancak gemi İstanbul’a vardığında yükünde hiçbir eksilme görülmez. Bu belki de Aziz’in, denizcilerin patronu olmasına bağlanan mucizelerden biridir. Çünkü, Akdeniz’de seyreden gemicilerin sefere çıkmadan önce birbirlerine iyi dilek olarak “Dümenini Aziz Nicholaos tutsun” demeleri gelenek olmuştur. Aziz’in sağlığında din adamı olarak çalıştığı Likya sahilleri, Akdeniz’in en önemli denizcilik merkezi, burada yaşayanlar da Akdeniz’in ünlü denizcileriydi. Bu nedenle, Aziz’in denizle ilgili birçok mucizesine din kitaplarında da rastlanır.
İki hikâye aynı zamanda onun, çocukların da patron azizi olduğunu gösterir. Birinde insanlar açlıktan kırılırken, kasap üç genci evine davet edip satmak için uykularında parçalar. Aziz Nicholaos, bunu duyar duymaz kasabın evine koşar ve gençleri yeniden diriltir. Bir diğerinde fakir bir tüccar, kızlarını evlendirmeye gücü yetmeyince, onları satmayı düşünür. Aziz Nicholaos, tüccarın evine üç kese dolusu para atarak, kızları kötü yola düşmekten kurtarır.
Bu olayın 320'li yıllarda gerçekleştiğine inanılır. Fakir bir baba kızlarına çeyiz parası karşılayacak durumu yoktur, bu yüzden hiçbir erkek onlarla evlenmek istemez. Böyle bir durumda da kötü yola düşmek zorunda kalabilirler. da üç kızı için üç külçe altını geceleyin gizlice fakir adamın penceresinden içeri atar.
Bu hikâyeden çocukların Santa Klaus gününde hediye almalarının sebebi olduğu gibi Avrupa’da rehinecilerin, dükkânlarına üç altın top asma geleneğinin de kaynağı olduğuna inanılır. Aziz’in resminin ikonalar da üç altın top ile tasvir edilmesinin sebebi de bu hikâyeye dayandırılır.
Günümüzdeki Noel Babanın; kır saçlı ve uzun sakallı, koca göbekli, kırmızı cübbe ve kukuletalı formatının kaynağı, Haddon Sundblom adlı ressamın 1931 yılında Cola firması reklamları için yarattığı çizimlere dayanmaktadır. Bazı anlatımlara göre ise; Cola firması reklamlarında kullanılmadan evvel, 1900 yılların başında bugünkü formatına benzer şekilde çocuk kitaplarında ve karikatürlerde çizildiği gibi şekillendirilmiştir. Bazı anlatımlarda ise Noel'in henüz ABD'de tatil kabul edilmediği ve bugünküne benzer Noel Baba formatının kullanılmadığı 1862’li yıllarda Thomas Nast adlı Amerikalı karikatürcü, Harper's Weekly adlı bir derginin baş sayfasında günümüze benzer Noel Baba formatını kullanmıştır. Bu yüzden Noel Baba formatının mucidi olarak Thomas Nast görülmüştür.
Günümüz Noel babası, kapitalizmin, tüketim canavarı olan yönüne hizmet eden, insanların fütursuzca tüketim arzusunu kamçılayarak, üretilenlerin boş yere tüketilmesine hizmet etmesi amacıyla Hıristiyanların da kullanılarak, dini muhtevanın tahrifini de içeren bir olgu olduğunun altı çizilmesi gerekmektedir.
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar