İslâm Hukukun’da sünnet kelimesi, Hz. Muhammed’in sözlü, fiili ve takrîri davranışları için kullanılan bir ıstılahtır. Bu anlamıyla da fıkhın ikinci ana kaynağını oluşturur. Değişik bir ifadeyle İslâm Hukuku’na göre sünnet, Kur’an’dan sonra hüküm koymada kendisinden istifade edilen ikinci büyük kaynaktır.
Bilindiği gibi Hz. Muhammed, bir toplum içerisinde doğmuş, büyümüş ve yaşamıştır. O toplumun kültürü, gelenekleri içerisinde yetişen biri olarak, içinde yetiştiği toplumun temel özelliklerini benliğinde hissetmiş, yaşamıştır. Peygamber oldukdan sonra da yine o toplumun içerisinde hayatını sürdürmüş, fakat içinde bulunduğu toplumun, Allah'ın belirlediği insanlık standartlarına aykırı tutum ve davraınşlarını, Allah'ın rızasına uygun tutum ve davranışlara dönüştürmek için çalışmıştır. Bunu yaparken de Allah'ın kendisine vahyettiği Kur’an-ı Kerim’in yol göstericliğinde hareket etmiştir.
Peygamberlik öncesi hayatı da bütün insanlara örnek olacak derecede mükemmelliklerle dolu olan Hz. Muhammed, peygamber olduktan sonra da aynı şekilde seçkin, örnek bir hayat sürdürmüştür. Bunun yanında yeni oluşmaya bşalayan İslâm Dini’nin ana ilkeleri çerçevesinde, eskiyle mücadele etmeyi ihmal etmemiş, daima toplum için faydalı, yararlı, toplumu iyiye güzele sevkedecek tutumlar sergilemiştir.
Hz. Muhammed’in bu örnek şahsiyetinin yanında, içinde bulunduğu toplumun lideri, ortaya çıkan hukuki meselelerde çözüm getirme makamı, insanların dinle ilgili ihtiyaçlarında onlara yol göstericiliği gibi farklı mevkileri taşıdığını görmekteyiz. Bu bakımdan İslâm Hukukçuları Hz. Muhammed’in sözlü, fiili ve takriri tutumlarına bir tasnife tabi tutmuşlardır. Ünlü Maliki fakihi Karafî, Hz. Muhammed’in tasarruflarını beş ana başlık altında ele almaktadır. Karafî’ye göre Hz. Peygamberin tasarrufları: Peygamberlik (Nübüvvet), Fetva, Kaza, İmamet ve Beşeriyet olarak ayrılır.
Peygamberlik Hz. Muhammed’in temel görevidir. Bu sıfatıyla Hz. Muhammed insanlara Allah'ın göndermiş olduğu vahiyleri tebliğ etmek görevini yerine getirmektedir. Fetva sıfatı ise insanların dinle ilgili hususlarda karşılaştıkları ve bilmedikleri durumlarda Allah'ın maksadının ne olduğunu açıklama işlevidir. Kaza, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde karşılaştıkları hukuki durumlarda nasıl hareket etmeleri gerektiğini açıklama, yani hakimlik yapma görevdir. İmamet, devlet başkanlığı, yani içinde yaşadığı toplumun sevk ve idaresi, diğer toplumlarla ilişkilerinin düzenlenmesi gibi işlerin görüldüğü makamdır. Beşeriyet ise, insan olmak bakımından ortaya koymuş olduğu yemek, içmek, uyumak, evlenmek gibi davranışlardır.
Hz. Muhammed’in bütün bu tasarruflarında bizlere örnek olacak tutum ve davranışları bulunmaktadır. Fakat İslâm hukukunda kaynak olmak bakımından bütünü bu tutum ve davranışlar bir değildir. Bunlardan peygamberlik ve fetva işlevleriyle ilgili olan tutum ve davrnaışlarına uymak zorunludur. İmamet, Kaza ve Beşeriyet sıfatlarına istinaden ortaya koymuş olduğu tutum ve davranışlara ise uyma mecburiyeti yoktur.
Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN
İ.Ü İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ÖĞRETİM ÜYESİ