|
|
|
|
|
|
|
|
İslâm Hukukunda Bağy (Devlete İsyan) Suçu ve Cezası
Bağy sözlükte talep ve kazanma, cevr ve zulüm gibi yapılması helal olmayan bir şeyi isteme manalarına gelmektedir. Fıkıh ıstılahında bağy yöneticinin, yönetiminden duyulan rahatsızlıklardan hareket ederek, kendi doğru olduğuna inandıkları düşünceleri doğrultusunda, itaatten ayrılmak ve aynı görüşü taşıyan diğer kişilerle birlikte devlete isyan etmek şeklinde değerlendirilmektedir. Yani devletin meşru yöneticisine karşı, kendilerine göre doğru olan bir düşünceden hareketle, aynı görüşü paylaşanlarla bir birlik oluşturarak, fakat yöneticinin idaresi altındaki diğer zümreleri, canlarını, mallarını, ırzlarını hedef almaksızın, mevcut yönetimin yerine yenisi kurmak amacıyla girişilen fiiller İslâm hukukçularına göre bağy olmaktadır.
Tanımından da anlaşılacağı üzere bağy siyasal bir kavramdır. Nitekim gerek Şafiîler, gerek Malikîler ve gerekse Hanefîler kavramı doğrudan siyasal alana ait olarak ele almakta ve bu şekilde değerlendirmektedirler.
Üçüncü halife Hz. Osman döneminin sonlarında, onun, hilafetin gereklerini yapamadığı ve bu işi bırakması gerektiği kanaatine sahip Kûfe ve Basra halklarının isyanının, fıkıhçıların bağy tarifindeki unsurları taşımakta olduğu söylenebilir. Bu olaydaki temel unsurları incelediğimizde isyancıların, meşru halifeye karşı, diğer Müslüman topluluğa zarar vermek amacını taşımaksızın, onun görevlerini yerine getiremediği gerekçesiyle, bir kuvvet birliği oluşturarak isyanı gerçekleştirdiklerini görmekteyiz.
Aynı şekilde Mu`aviye'nin Halife Hz. Ali'ye karşı giriştiği hareket de bir bağy olarak değerlendirilebilir. O da şehit edilen Hz. Osman'ın kanını talep etmek konumunu elde etmesinden sonra, halifeye karşı mücadeleye girişmiş ve kendi düşüncesi doğrultusunda etrafında insanlar toplayarak devlete isyan etmiştir. Her ne kadar olayların gelişimi sonucunda iki Müslüman topluluk karşı karşıya gelmiş ve savaşmışlarsa da bu olay da, öncekinde olduğu gibi, meşru yöneticiye karşı, doğru olduğuna inandıkları kendi düşünceleri doğrultusunda, onun görevini yapamadığı gerekçesiyle yapılmış bir isyan hareketi olarak değerlendirilebilir.
Bağy konusunda İslâm tarihinde meydana gelmiş olaylar içinde en önemlilerinden biri de hiç şüphesiz sonradan havâric olarak isimlendirilen topluluğun çıkışıdır. Bu topluluk, Hz. Ali ile Mu`aviye toplulukları arasında cereyan eden Sıffîn savaşının sonunda anlaşmazlığın hakem kararıyla çözümlenmesi konusu gündeme geldikten sonra, Allah'tan başka kimsenin hüküm sahibi olamayacağı, dolayısıyla halife ile karşı tarafta yer alan grubun hakeme müracaatla meseleyi halletmeye çalışmalarının dinden çıkma olduğu düşüncesiyle, önceden Hz. Ali saflarında savaşırken ondan ayrılanlardır. Görüldüğü gibi hariciler de kendilerine göre doğru olan düşünceleri doğrultusunda, önceden emri altında savaştıkları halifeye karşı tavır almışlar ve itaatten ayrılmışlardır.
Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün olmakla beraber bu örneklerin de bağy konusunda yeterince aydınlatıcı olduğu görülmektedir. Bağy'in, bir çeşit iç savaş, devletin yöneticilerine ve halkına karşı saldırı şeklinde değerlendirilmesi de mümkündür. Siyasî fikir hürriyeti açısından ele alındığında, her ne kadar siyasî fikir hürriyeti kavramı kanaatlerin ifade edilmesinin yanında, gereğine göre davranılabilmesini de içermesine rağmen, bağy'in siyasî fikir hürriyetine konu edilemeyeceği söylenebilir. Zira, siyasî fikir hürriyetinin sınırlarından da hatırlanacağı üzere devlete isyan hürriyet konusu olamamaktadır.
Yrd. Doc. Dr. Ali DUMAN
İnönü Üniv. İlahiyat Fak.
İslam Hukuku Ana Bilim
Dalı Başkanı
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|