|
|
|
|
|
|
|
|
Ülkeleri içten fethetme taktiği.."Gençliğin Çöküşü Manevi Boşluk" Ve Misyonerlik (2)
Ülke toplumu olarak manevi değerlere bağlı olduğumuz, dış mihraklarca bilinmesinden dolayı, Misyoner çalışmalarında, yapılacak en öncelik olarak, Toplum ortamının bozulması söz konusudur. Misyonerler çalışmalarında, Müslüman Ülke'lerin güven ortamını bozmak, toplumun itikadını, Amellerinin ve sosyal yaşamın bozulmasını sağlamak, için çalışırlar.
Tarihte meşhur Casus ve Misyoner Hammer diye bildiğimiz şahıs daha on beş yaşları civarlarında iken bu görevi yapmaları için eğitime başlatılır.
Olayı Hammer'in, kendi yazdığı "İslâm ı Nasıl Yok Edelim"İsimli kitabında, bakınız nasıl anlatıyor, " Hicrî 1122 ve milâdî 1710 senesinde Müstemlekeler ( Sömürü Bakanlığı ) Nazırı beni, Müslümanları parçalamak için gerekli ve yeterli bilgileri toplamak ve casusluk yapmak üzere, Mısır, Irak, Hicaz ve İstanbul'a gönderdi. Aynı tarihte ve aynı vazife ile nezaret, canlılık ve cesaret dolu dokuz kişiyi daha vazifelendirdi. Bize lâzım olabilecek para, bilgi ve haritanın yanında bir de, devlet adamlarının, âlim ve kabile reislerinin isimlerini ihtiva eden birer fihrist verildi. Hiç unutamıyorum! Sekreter ile vedalaştığımızda, bize demişdi ki: ( Devletimizin geleceği başarınıza bağlıdır. Onun için, var kuvvetinizle çalışmalısınız ).
Ben, İslâmiyyetin hilâfet merkezi olan İstanbul'a doğru, denizden yola çıkdım. Asıl vazifemin yanında, bir de ek olarak, orada Türkçeyi çok güzel bir şekilde öğrenmem gerekiyordu. Zaten daha önce Londra da epey Türkçe ve Kur'ân lisanı Arapça ve İranlıların dili Farsça öğrenmiştim. Fakat bir lisanı öğrenmek başka, o lisanı [dili] ülkenin halkı gibi konuşmak başka şeydi. Zira birincisi birkaç senede hâsıl olduğu hâlde, ikincisi bunun birkaç katı zaman ister. İnsanların benden şüphe etmemeleri için, Türkçeyi bütün incelikleriyle öğrenmem gerekiyordu.(islamı nasıl yok edelim kitabından )
* * *
İstanbul'a geldiğinde, bir doğramacıda çalışmaya başlayan Hammer Cami imamımın da güvenini kazanır ve talebeliği de başlar. Alim olan bu hoca efendi tüm İslami ilimleri de, Hammer e öğretir. Hammer daha öncede ismini değiştirmiş olduğundan dolayı da kimse bir İngiliz casusu, Misyoneri olduğunu kimse bilemez.
İmam efendi, kimsesiz anne ve babasız olan Hammer i, kendi kızı ile evlendirmek isterse de, bunu ben " hadımım "diye atlatan Hammer soluğu İngiltere ye kaçmakta bulur. İstenilen amaçta yetişen Hammer artık istenilen yere gönderilebilecek şekilde, Müslümanların arasına girebilecek donanıma sahip olarak Irak'ın Basra kentine gönderilir. Basra ve çevresinde yaptığı çalışmalarda Muhammet Abdulvahhap diye bir insanı teşhis eder ve tanışır, bu insanın ilmi, hitabeti, girişken olması kendisine çok yararı olacağını düşünerek, tüm mesaisini bu insanı elde etmeye harcar.
Muhammet Abdulvahhap'ı, İslam'ın yasak kıldığı Zina, Şarap gibi lere alıştırmak için bir çok tuzaklar kurar, önce Şarap içmeyen, Zina yapmayan, haramdır diye itiraz eden Muhammet Abdulvahhap düştüğü tuzağı bilemeden, hem Şarap içer, hemde Zina yapar. İngiliz Misyoneri Hammer daha sonra, Müslümanların Arasına fitne sokacak, Vahhabi bozuk mezhebinin kurulmasını sağlayan bugün de hala onun sıkıntısını yaşayan Müslümanlar özellikle Suudi Arabistan halkı Üç yüz yıldır bu fitneye muhatap olarak yaşamışlardır.
Son yıllara kadar devam ettiğini bildiğimiz Vahhabilik diye bilinen bu bozuk fırka, Milyonlarca Müslümanın itikadının ve amelinin bozulmasını sağlamıştır.
İslam toplumunun bozulmasında önemli bir rol oynamıştır.
* * *
" Aslında bizim aile yapımızı ve gençliğimizi (Toplumumuzu ) bozmak isteyenlerin ve Misyoner çalışmalarının asıl amacı; Müslümanları Hıristiyan yapmak değil. Onların istediği, Müslüman isminin aynen kalması, ancak yaşantımızın Hıristiyancı olmasıdır. Zira, dejenere ( yozlaşmış ) olmuş toplumları elde, avuçta tutmak, arzu edilen tarafa sevk ve idare etmek, onların iliklerini emercesine sömürmek çok daha kolaydır...
Bunu gayet iyi biliyorlar, yeni bir kimlik verme yerine, eski kimliğinin sadece adını kullanıp, özelliklerinden uzaklaştırmayı tercih ediyorlar."Bir tarihte ABD'den bir misyoner heyeti Hindistan'a faaliyette bulunmaya gider. Bir kaç yıl çalışma yaptıktan sonra dönerler. Dönüşlerinde heyete sorarlar: "Bunca zaman oradasınız, faaliyet gösterdiniz, bu süre içinde acaba kaç Müslümanı, Hıristiyan yapabildiniz?
Cevap: "Öyle elle tutulur bir sayıda Müslümanı Hıristiyan yapmış değiliz... Fakat faaliyet gösterdiğimiz yerde de hakiki Müslüman kalmadı.(Prof. Dr. M. Erkal)"
Gerçekten cevaptaki ifade çok düşündürücü değil mi?..." (Gençliğin Çöküşü Manevi Boşluk )
Mehmet Başar
Gazeteci-Yazar |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
| |