Tevrat’ta Yunus Peygamberin Tarsus’a, ( Tarşiş’e ) gelmek istediği YAZILIYOR !, haberimiz Var mı ?..
Kur'an´da adı geçenYunus peygamber, aynı zamanda Musevilik, Hristiyanlık ve Bahailik´te kutsal sayılan bir elçidir. Kur’an’da adı sıralanan, Yirmi sekiz peygamber arasında ismi geçen, hz. Yunus resul olduğu kavmi Ninova’lılara, Allah c.c emirlerini anlatmasına rağmen, kavminin inkarda ısrarcı olmasına kızarak, Ninova’yı (Musul), terk eder.Yafa denen yerden, Tarşiş’e (Tarsus) gitmek için gemiye biner.
Kitâb-ı Mukaddes'in Yunus a.s ile ilgili geçen bölümde, bakalım konu nasıl olmuştur.
“ Amittay'ın oğlu Yunus'a Rabbin şu sözü geldi: Kalk Ninova(Mu-sul)'a git, o büyük şehre git ve ona karşı çağır. Çünkü onların kötülüğü benim önüme kadar çıktı. Fakat Yûnus, Rabbin önünden Tarşiş'e kaçmağa kalktı ve Yafa'ya indi. Ve Tarşiş'e giden bir gemi buldu. Navlununu verdi ve Rabbin önünden, uzağa, Tarşiş'e onlarla beraber gitmek için gemiye bindi.”
"Ve Rab denizin üzerine büyük bir yel gönderdi, denizde büyük fırtına oldu. Gemiciler korktular, her biri kendi ilâhına feryâdetti ve hafiflik olsun diye gemide olan şeyleri denize attılar. Yûnus ise geminin dip ambarına inmiş, derin uykuya dalmıştı. Gemi reisi onu kaldırdı: 'Gelin de kur'a çekelim ve bilelim kimin yüzünden bu belâ başımıza geldi' dediler. Çekilen kur'a Yûnus'a isabet etti. İstemeye istemeye Yûnus'u denize attılar. Denizin kudurması yatıştı. Rabbin hazırladığı büyük bir balık Yunus’u yuttu ve Yûnus üç gün, üç gece balığın karnında kaldı. Ve Rab balığa söyledi ve balık Yunus'u karaya kustu. “..diye yazılıyor.
* * *
Kitab-ı Mukaddes’de anlatılan, Yunus Peygamberin ( a.s ) Bizim Kitabımız Kuran’ı Kerimde olay nasıl anlatılıyor!..
“
139- Yunus da gönderilen elçilerdendi.
140- Dolu gemiye kaçmıştı.
141- Kur'a çekti. (Yunus) Yenilenlerden oldu. (Kur'a kendisine isabet etti).
142- (Yunus, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için) Kendi kendisini kınarken (denize attılar) balık onu yuttu.
143- Eğer teşbih edenlerden olmasaydı,
144- (İnsanların) Yeniden diril-tilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı.
145- (Ama balığın karnında bizi andı, teşbih etti, biz de) Onu hasta bir halde ağaçsız, çıplak bir yere attık.
146- Ve üzerine (gölge yapması için) bir asma kabak ağacı bitirdik.
147- Ve onu yüz bin insana, ya da daha fazla olanlara elçi gönderdik.
148- İnandılar, biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. (Sâffât: 56/139 -148) “
Kuran ı Kerim’imiz de kısaca aldığımız şekilde ( teferruatına bir başka yazımızda inşaallah temas edeceğiz ) Yunus kıssasının, tıpkı olmasa da Tevrat’ta da geçtiğini öğreniyoruz. Otuz dokuz ayrı kitaptan oluşan Tevrat’ın bağımsız bir kitabına da Yunus adı verilmiştir.
Yunus(a.s) un, Kuran’da isimleri sayılan yirmi sekiz peygamber arasında bulunduğunu ve Allah c.c gönderdiği Peygamberlerden olduğu bildiriliyor.
* * *
Ninova halkına Allah’ın emirlerini bildirmek için uzun yıllar süren tebliğine rağmen, iman eden olmamasına üzülerek, Ninova’yı terk etmeye karar verir.
“ TARŞİŞ’e ) Tarsus’a gitmek için Yafa limana iner ve Tarsus’a “ Tarşiş’e “ gitmek için bir Gemiye biner.
Yukarı da kısmen de olsa değindiğimiz bölümde anlatıldığı gibi Kitab-ı Mukaddes ve KURAN I KERİM de anlatıldığı gibi, Tarsus’a yol alan gemide bu olay yaşanır.
Gemide yaşanan olayın sonucunda, çekilen kur’ada kaybederek denize atılan Yunus(a.s)u, bir Balık’ın, yutması ile çok önemli bir imtihan yaşayan Yunus(a.s) yaptığı tövbesi sonucunda balık kendisini dışarı atar. Sahile vuran Yunus peygamber daha sonra Allah’ın isteği ile tekrar Ninova ahalisine resul olarak geri döner.
* * *
Daha sonra Allah kısmet ederse yine aynı konumuza teferruatlı olarak ele almayı düşündüğümüz için olayın anlatımını kısa tuttuk.
İnşaallah ileriki bir zamanımızda yine hz.Yunus a.s ın hayatından bölümler alarak inşaallah sizlere bilgi sunmaya gayret edeceğiz.
Özellikle Tarsus’a gelmek istemesi üzerinde durmayı düşünüyorum.
Çünkü Tevrat da dahi ismi “ Tarşiş “ olarak geçen Tarsus’un; ticaret yolları üzerinde olması açısından bir önemi daha ortaya çıkmaktadır.
Yıllardır bizde, geçmiş dönemlerde de Tarsus un, “ EVLİYA VE ENBİYALAR “ KENTİ OLDUĞUNU SÖYLERİZ VEYA YAZARIZ.
AMA İŞ TANINMAYA VE TANITMAYA GELDİĞİNDE SUSARIZ.
ÖZELLİKLE İSLÂM’İ İÇERİKTE, YANİ ANLAMINDA KENTİMİZDE GEÇMİŞ BİNLERCE YIL ÖNCE YAŞAYAN ÇOK DEĞERLİ YERİ OLAN MUHTEREM ZATLARA YER VERMEYİZ.
Tarsus’ta sayıda binleri aşan ilim sahibi insan yetişmiş, okumuş, okutmuş bunların bir tanesi dahi bilinmez, nede çalışmaları ortaya konmaz.
Bu gün kabri Ulu Camide olan Müslümanların Halifesi olan Memun’a dahi hiçbir anma diye bir şey yapmayız.
Hiçbir etkinlik düzenlemeyiz. Oysa bu İslam Halifesi İlmi çalışmalarda çok büyük katkılar zamanında yapmıştır.
Bizanslıların, Ermenileri ve Rumların saldırılarına karşı koymak için ta Bağdat’dan ordusu ile gelerek, Tarsus u, savunmuştur.
Ve son gelmesi yine Bizanslılara karşı, Tarsus u savunmak için, bilindiği gibi, bu gün Şekerpınar'ı diye bilinen yerde veya yakın bir yerinde yediği yemekten dolayı zehirlenmiş, hayatını kaybetmiş, bu gün ortada olan Ulu Camimizin hemen doğu kısmında bulunan yere defnedilmiştir.
Bu kadar’la şimdilik yetinelim, inşaallah nasip olursa başta, Yunus (a.s) ve Danyal (a.s) olmak üzere yine zamanı ve yeri geldiğinde konuya temas etmeyi düşünüyorum.
14.11.2008
Mehmet Başar
GAZETECİ-YAZAR