|
|
|
|
|
|
|
|
13 BİN ALEVİ HIRİSTİYAN OLDU
13 BİN ALEVİ HIRİSTİYAN OLDU
Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun
Yazı başlığında okuduğunuz cümle, bana yabancı değil. Seksen ihtilâli öncesi kentimizde o yıllarda çalışan bir fabrika da, işçi alımında bulunan Yönetici Şahıs, benim de yakınım olan şahsa benzer ifade de bulunmuş olduğunu biliyordum.
Yönetici şahıs fabrikaya aldığı işçi ye “ ne kadar Alevi varsa yakınını getir “ diye söylemiş ve bu işçi genç eşini de kendi gibi aynı fabrikaya aldırmıştı.
Çalışma ortamlarına girmeyi istemiyorum.
Yalnız konu anlaşılsın diye, sadece bir kısmına temas etmeye çalışacağım.
Açıkça söylemek gerekirse işçi şahıs benimde yakınım olmasından dolayı dır ki!, olayı duyum olarak değil de bizzat kendisinden aldım.
Kendimin de aynı inanç ortamından geldiğim için, Bu oyuna gelmemek için bir engel göremiyorum.
Çünkü İslâm Dini ne inanmış ve Müslüman olunmasına rağmen bilgi eksikliği çok olmasından dolayı, yapılan cazip tekliflerin oyununa gelinmemesi mümkün değildir.
Yönetici konumunda bulunan da, işçi olarak müracaatta olan şahısta aynı ortam içerisinde ve inanç’ında, bulunmasından dolayı, aynı yanlışlığa düşmemesi söylenemez.
Seksen yıl’ı öncesi Siyasi ortamı olaya eklenirse o zaman daha da katmerleşir ki, Allah korusun yanlış iş yapılmaması zor diyebilirim.
Hem dini bilgiden uzak olunması, hemde Ekonomi sorunu olursa, benzer tekliflerin kabul görünmemesi düşünülemez.
* * *
Mersin lilerin, yabancısı olmayan doksan dokuz Genel Seçimlerinde Mersin Millet Vekilliğine aday olan, Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, ''Türkiye'de Aleviliğin kötü bir şey olarak gösterilmesi neticesinde binlerce genç misyonerlere kandı ve din değiştirdi'' feryat’ını yapmaktadır.
Dahası Fermani Altun, ''Türkiye'de 13 bin Alevi misyonerlere kanıp Hıristiyan oldu. Bunlar hep genç insanlar,” diyor…
Devamın da,“ Cemevleri görevini yapmıyor..”
Çocukları misyonerlere kanarak Hıristiyan olan yüzlerce Alevi anne-babanın kendisinden yardım istediğini belirten Altun, misyonerlerin Alevi kesimin içinde bulunduğu boşluktan faydalandığını ... “Türkiye'de 15 bin Katolik insanın 13 bini Alevidir. Bunlar yoğun misyonerlik faaliyetleri ile devletin kendilerine ayrımcılık uyguladığından yola çıkılarak kandırılmıştır. Bunun için acilen önlem almamız lazım ... Boşlukta olan insanlar misyonerlerin ana hedefleri. Bunun için birşeyler yapmak lazım. Cemevleri bu fonksiyonu yüklenmesi gereken kuruluşlar. Ama bugün itibarıyla bu görevi yaptıklarını söyleyemeyiz. Yapsalardı Alevi gençler Hıristiyan olmazdı… Alevi gençliği barlara yönlendiriliyor. Alevilik tamamen İslam'ın bir örneğiyken Alevi gençler İslam'la ilgisi olmayan bir hayat tarzına yönlendiriliyorlar. Burada tüm Alevi inanç önderleri, dedeler mesuldür. Bugün Alevi kesime hitap eden radyolarda akşama kadar türkü barların özendirici reklamları yapılıyor ve onlara kültür adına birşey verilmiyor… Alevi gençliği barlara yönlendiriliyor. Alevilik tamamen İslam'ın bir örneğiyken Alevi gençler İslam'la ilgisi olmayan bir hayat tarzına yönlendiriliyorlar. Burada tüm Alevi inanç önderleri, dedeler mesuldür…” Alevi gençlerimizin yanlış istikametlere sürüklenmesi sonucu, inanç bozukluğuna düşmesi ile Din değiştirmeleri ortaya çıkmış oluyor.
* * *
Alevi gençlerimizde bunlar olurken, diğer yerde bulunan gençlerimiz farklı mı ? hayır aynı akıbeti de, bu çevrede görmek mümkün !..
Geçtiğimiz günlerde yazı yorumunda bulunduğumuz konu içerisinde “ AET ( AB ) dönem Başkanı olan İtalyan Dışişleri Bakanı Gianni de Micheles, 19 aralık 1989 günü yaptığı açıklamada, “ MÜSLÜMAN GENÇLER; EĞLENCE MERKEZLERİ,GECE KULÜPLERİ VE ÇEŞİTLİ YERLERE KANALİZE EDİLMELİ, BATI YAŞAYIŞINA ÖZENDİRİLMELİDİR. VE BU PROJE İÇİN 13 MİLYAR DOLARA İHTİYAÇ VARDIR !..”… derken, Uluslar arası misyoner örgütlerin Türkiye’deki çalışmalar için tam 73 milyar dolar bütçe ayırdıklarını, Tarsus lu eski Papaz İlker Çınar söylüyordu…
Haydi Buyrun, Batının bu çalışmasının karşısında biz nasıl duracağız.
Anne ve babalar ve Önder seviyesin de sorumluluğu bulunanlarımızın Gençlerimize sahip çıkması gerekiyor. Üzerimize salınan Kültür EMPERYALİZM’İNE KARŞI DURABİLMEK İÇİN KENDİ DEĞERLERİMİZE SARILMAKTAN BAŞKA İMKANIMIZ YOKTUR.
Batı yaşam kültüründe yatan gerçekleri, geçmiş Yüz yıllarda yaşananlar bir anlamda, Belgelerimizdir.
Devlet ve Aile büyüklerimizin bu tehlikeleri görmemezlik yapamaz.
Devlet ve Aile Büyükleri Anne ve Babaların İster Alevi, İsterse Sünni kesimimizde olsun, her iki kesimde bulunan Evlatlarımızın korunmaya ihtiyaçları vardır.
Devlet’in ayakta kalması ve devamı için gereken ilgi gösterilmesi, Dış Ülkelerden gelecek her türlü kültür çalışmalarının kötü etkisinde kalınmaması için dikkat edilmelidir.
Düşman hiçbir zaman bizi asıp veya keseceğiz diye üzerimize günümüzde gelmiyor !,
Hiçbir şekilde Asık surat ile gelmiyor !, Güler yüz, Tatlı sözlerle geliyor.
Buna çok insanın yenilmemesi mümkün değildir.
Yanlış ve art maksatlı çalışmalara aldanmadan !, İnsani İlişkiler de bulunulması, Karşılıklı hakları koruyarak sürdürülmesi elbette güzel olanıdır.
Aksi olanı ve art maksat taşıyan her türlü çalışmaların da dikkate alınarak tedbir alınması yerinde olması gerekenlerdir.
Gazeteci-Yazar
Mehmet Başar
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|