Allah bir daha 28 Şubat’lar göstermesin
( 2 )
Ne kazandık veya Neler Kaybettik düşünmeliyiz !...
Biz dün yayınlanan yazımıza devam etmeden önce, kafalarımıza takılan şu 77 erken genel seçim kararı alınmasına vesile olan, Amerika CIA BAŞKAN’ının, Türkiye ye gelerek, Başbakan Demirel ve Muhalefet Partisi Genel Başkanı merhum ECEVİT le görüşmesi ve hemen arkasına bu karar alınması ilk anlamda belki herşey normal gibi anlamak mümkündür. Fakat işin aslı öyle olmadığı ve belgesini ortaya koyduğumuz, 77 Bütçesine konulan AĞIR SANAYİ ÇALIŞMALARINDA KULLANILACAK OLAN PARA VE BUNUN SONUNDA Ülkemizde Temelleri atılan Fabrikaların bir, bir yükselmesi daha sonrasında ise bu Fabrikaların Ülkemize yapacağı KAZANIMLAR AMERİKA’nın İŞİNE GELMEDİĞİNDEN DOLAYIDIR Kİ !, Türkiye ye hemen CIA Başkanı Clifortun alel, acele gelerek, Kahvaltılarda Başbakan Demirel, Ana muhalefet Genel Başkanı Ecevit le görüşmesi ve Erken Genel Seçim kararı alınması ile tamamlanıyordu.
Mart 1977 de, hiçte ihtiyaç görülecek ortada bir şey yokken !, Erken Genel Seçim Kararı Alınması Beraberinde Sorular Getirmektedir. 77 Haziran erken Genel Seçimin, Türkiye nin neler kaybetmesine sebeb olduğunun hesabı yapılmasında da yarar görüyoruz. MC Koalisyon Hükümeti bozulması, Tıpkı 28 Şubat öncesi ve sonrasında olduğu gibi, bir takım örtülü çalışmalar. Dikkat edilirse, 77 Mart ayında Hükümet Başbakanı ve ana Muhalefet Başkanı ile Görüşen ABD CIA Başkanı Clifortun,
28 ŞUBAT 1997 de, İSE BİR BAŞKA “ CIA BAŞKANI George TenetGenelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ve MGK Genel Sekreteri Hv. Org. İlhan Kılıç, ABD'de bir araya gelirler. Ortak bir karara varırlar.” Ve her ikisinde de alınan karar Hükümetlerin bir şekilde yıkılmasını sağlamaktır. MC Hükümeti erken genel seçim ile !, Refahyol Hükümeti’ni ise, “Post Modern Darbe “ ile yıkılması sağlanıyordu.
Her iki önemli olan kararda ABD CIA Başkanlarının olayın içerisinde yer alması düşünülmesi gereken ana nedenlerdendir. Üzerinde durulmalıdır !..
* * *
Türkiye için oyunların bunlarla da bitmediği ve Seksenli Yıllarda yoğunluk kazanan, Bir taraf dan Vatikan Kaynaklı çalışmalar yapılırken, diğer taraftan Misyonerlik alabildiğine Ülkemizde sürüyordu. Türkiye üzerinde ve Diğer Müslüman Toplumların üzerinde de yapılacak çalışmaların çok yönlü olarak sürdürülmesi ve nelerin yapılması gerektiği ve bunda yapılacak Parasal değerlerin rakamı dahi açıklanmaktaydı.
Türkiye de huzur ortamının ve Ekonomik sorunlarının olmasına karşılık, Misyoner çalışmalarında alabildiğine ileri gittiğini gördük bu yıllarda. Misyoner çalışmalarında bulunan ülkelerin bizler gibi inançlı bir toplumun huzur içerisinde yaşam sürmelerini istemezler. Ve bu ortamın bir şekilde KENDİLERİNE UYGUN GELECEK TARZ DA OLMASINA ZEMİN HAZIRLARLAR..
Bu ülkeler kazançlarını Sömürü düzenine göre ayarladıkları içindir ki, Sömürü yapabilecek ortama gelinecek çalışmada bulunurlar. Buna da en uygun çalışma Misyoner olunmasından geçer. Misyoner çalışmalarının yapılması ile bu talepte olan ülkelerde, Ülkelerin her iki konuda da, bu zihniyetin insanlarında veya Devletlerinde aramalıyız.
Buna bir örnek verecek olursak, “AET ( A-B ) Dönem Başkanlığı yapan İtalyan Dışişleri Bakanı Gianni de Micheles’in 19 Aralık 1989 tarihindeki beyanatı konumuzla ilgili amacı açıklayan çarpıcı bir örnek olduğunu söylemek mümkündür.
Bakan aynen şöyle diyor: “Başta Cezayir olmak üzere Kuzey Afrika Müslüman gençleri hızla İslami ahlaka, tesettüre, namaza yöneliyorlar. Bu, Avrupa’nın güneyden İslam tarafından kuşatılması demektir. Kuzey Afrika’daki İslami uyanışı bozmak için Müslüman gençler; eğlence merkezleri, gece kulüpleri ve çeşitli yerlere kanalize edilmeli, Batı yaşayışına özendirilmelidir. Ve bu proje için 13 milyar dolara ihtiyaç vardır.” (Türkiye, 17 Ağustos 1991) bu çalışmaları kimler yapacak ?, Elbette içerimizden veya içerimize sokulmuş bizden gibi gözüken, Misyonerler tarafından yapılacaktır.
Ve,“ Kiliseler Birliği’nin Frankfurt’ta yaptığı genel kurulda konuşan bir Misyoner de Müslüman aile yapısını bozmak için ne yapılması gerektiğini şöyle açıklıyor:
İslam kadını; kalbi, aklı ve bedeni ile İslam’a, kocasına ve çocuğuna dönük olduğu devirlerde Müslümanlar büyük devletler ve medeniyetler kurarak dünyaya hakim olmuşlardır. Müslüman kadınları, dünyaya ve nefislerine dönük olduklarında, Müslüman ülkeler Hıristiyan Batı’nın kölesi, sömürgesi olmuşlardır. Batı için en büyük tehlike müslüman kadınının geçmişte olduğu gibi İslam’a dönüşü ve bütün arzularının üstünde Allah rızasını ön plana tutmasıdır. Müslümanları imha ve dejenerasyonun ( YOZLAŞMA ) yolu, kadından geçer. Elbette islam ülkelerinin kalkınmasında da en önemli rol müslüman kadınının üzerindedir.” (Türkiye, 17 Ağustos 1991) “
* * *
Vede,
."Bir tarihte ABD'den bir misyoner heyeti Hindistan'a faaliyette bulunmaya gider. Bir kaç yıl çalışma yaptıktan sonra dönerler. Dönüşlerinde heyete sorarlar: "Bunca zaman oradasınız, faaliyet gösterdiniz, bu süre içinde acaba kaç Müslümanı, Hıristiyan yapabildiniz?
Cevap: "Öyle elle tutulur bir sayıda Müslümanı Hıristiyan yapmış değiliz... Fakat faaliyet gösterdiğimiz yerde de hakiki Müslüman kalmadı.(Prof. Dr. M. Erkal)"
Ve Son belgeyi de koyalım, daha önce yayınlanan Yarın 28 Şubat… başlığındaki yazımızın ana konusu olan zamanın da, eski DYP genel sekreterliği yapan, Tevfik Diker yaptığı açıklamasında, " ABD CIA Başkanı George Tenet, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ve MGK Genel Sekreteri Hv. Org. İlhan Kılıç, ABD'de bir araya gelirler. Ortak bir karara varırlar. Refahyol iktidarı yıkılmalı. " birinci elden dinlediği bu sözlerin Türkiye yani Ülkemiz için ne demek anlamı taşıdığı açıktır.
28 Şubat veya benzeri olayların Türkiye de bir daha yaşanmaması için gereken Muhasebenin bu düşünce altında yapılarak uygulanması geleceğimizde huzurlu bir toplum olarak yaşayacağız demektir. ALLAH ( c.c ) bir daha Türkiye’mizde 28 şubatlar yaşatmasın !... Bulunduğumuz hali anlamamız açısından iyi değerlendirilmesi gerektiği için belgeleri tekrar, tekrar okunması ve yarınlarımızın daha huzurlu bir toplum olmamız için çalışılması gerekmektedir. Birilerinin koyduğu kuralları değil, Bizden olanların, Vatanının, Ülkesinin insanlarının, “ beyinleri dışarıya satılmışların değil, herşeyi ile bizim olan insanların,” yapacağı çalışmaları ülkemize en güzel hizmetleri olacağı akıllarımızdan çıkarılmaması gerekiyor.
3/03/ 2009
Mehmet Başar
Gazeteci-Yazar
05355167740