Avrupa Birliğine girersek travma yaşarız
Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu:"Bizim Avrupa Birliği'ne girmemize gerek yok, biz onların kültürüne uyum sağlayamayız, onlar da bizim kültürümüze uyum sağlayamazlar. Onlar zamanında zencileri köle olarak satıp, zengin oldular. Bugün ise başkan yaptılar. Şimdi bize hukuk, demokrasi dersi vermeye çalışıyorlar. Bizim kimsenin dersine ihtiyacımız yok. Onlar bize hiçbir şey öğretemezler. Türk milleti ırkçı olamaz. Soykırımcı olamaz. Bilmekle bilmemek arasında çok fark vardır. Bizler iyiyi, kötüyü bilmek zorundayız. Aksi takdirde soykırım yalanlarıyla boğuşuruz",demişler.
Aynen öyledir !. Az bile söylemişler, A-B Devletlerinin ve ABD nin nasıl bir toplum oldukları, bu kısa tarifte ifade edilmiştir.
Dillerine sağlık Yusuf Halaçoğlu, her gerçek bilim adamı olayları tarafsız, objektif olarak bakmış olarak gerçekleri ortaya koymuş olsaydılar, Bu gün dünyada kimse bir biri ile kavga etmeden insanca yaşarlardı.
Öyle yapılmadı. Ya ne yapıldı, Kendilerinden başkalarını hep sömürülecek insanlar gözü ile baktılar.
Yani Emperyalistler, Tarihin derinliklerinde, tüm insanları sömürülecek, Esir olarak kullanılacak, Efendi Köle Mantığında görmüşlerdir.
Siyonist, Yahudi zihniyeti.
Binlerce yıldır insan topluluklarını sömüren, Firavunların yaptıklarından, aşağı kalmayan zihniyet, bugünde aynı mantığın devamında yaşıyorlar, yaşatıyorlar.
Geçmiş yüz yıllarda ilkel olarak yaptıkları zulmü, Bugün adına “MODERN” diye adını koyarak yapmaktadırlar.
* * *
A-B devletlerinin kurdukları düzenle yine tarihte yapılanların olduğu gibi, MODERN şekilde yine sömürüye dayanan düzene sahipler.
Sayın Hallaçoğlu’nun söylediklerini anlamak için, Öncesine gidilmeli ve bu gün ortaya A- B olarak önümüze çıkan, Kuruluşun Tarihi seyrine bir bakalım.
1957 altı Avrupa devleti tarafından Roma’da imzalanan anlaşmayla AVRUPA EKONOMIK TOPLULUĞU (AET) ile Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kuruldu. Bu anlaşmalar Birlik tarihine ROMA ANTLAŞMALARI olarak geçti.
1958 Roma Antlaşmaları yürürlüğe girdi. AET, EURATOM ve AKÇT’nun iki ortak organı oluşturuldu: Bunlar Adalet Divanı ve Parlamenterler Asamblesi’ydi. O dönemde Parlamenterler Asamble’sine üye 142 milletvekili vardı ve bu organ 1962’den itibaren AVRUPA PARLAMENTOSU adını aldı.
1967 O zamana kadar üç topluluğun her biri için ayrı ayrı işleyen Konsey ve Komisyon, Topluluk Konseyi ve Topluluk Komisyonu olarak ORTAK ORGANLARA dönüştürüldü.
1979AVRUPA PARLAMENTOSU’NUN parlamenterleri ilk defa doğrudan seçimle belirlenmeye başladı.
1992MAASTRICHT ANTLAŞMASİ‘yla Avrupa Birliği (AB) kuruldu. O zamana kadar sürdürülen “topluluk sistemi” bu adımla birlikte daha da gelişerek yeni bir aşamaya geldi: AB’- nin kurulmasıyla birlikte üye ülkelerin hükümetleri arasındaki işbirliği “Ortak Dış Politika ve Güvenlik” ile “Adalet ve İçişleri” alanlarını da kapsamına aldı.
1999 AVRO on bir üye ülkede hesap birimi olarak kullanılmaya başlandı.
2002’de gerçek para olarak dolaşıma girdi. Mayıs ayında AMSTERDAM ANTLAŞMASİ yürürlüğe girdi. Avrupa Parlamentosu’nun yetkilerinde önemli genişlemeler sağlandı.
2003 Bir tartışma meclisi olan “Avrupa’nın Geleceği Konvansiyonu” AVRUPA ANAYASASİ taslağını oluşturdu.
2004 AB’nin DOĞU GENIŞLEMESI: 1 Mayıs’ta Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Macaristan ile Malta ve Kıbrıs AB’ye üye oldu. Bu gelişmeyle birlikte AB 450 milyonluk nüfusuyla ve 10,7 trilyon Avroluk ekonomik gücüyle dünyanın en büyük iç pazarı haline geldi. 29 Ekim 2004’te devlet ve hükümet başkanları Roma’da Avrupa Anayasası’yla ilgili anlaşmayı imzaladılar
2005 Nisan ayında BULGARISTAN ve ROMANYA’yla katılım anlaşması imzalandı. 29 Mayıs’ta ve 1 Haziran’da Fransa ve Hollanda’da halk referandumda Anayasa Antlaşması’na karşı ret oyu çıktı. Referandumlardan çıkan olumsuz sonuçlar Birlik’in geleceğine ilişkin bir tartışma sürecine girilmesine neden oldu.
* * *
Elli bir ( 51 ) yıl önce 1957 yılında, Adını AET ( Avrupa Ekonomik Topluluğu ) koyarak kurulan, bu topluluk bu gün ortaya koyduğu gerçekleri, Kuruluşundan bu tarafa, Tarihi seyri içerisinde gördüklerimiz, yaşadıklarımız ele alınırsa, yüzlerce, binlerce yıl öncesini aratmayacak nitelikte olduklarını görmekteyiz.
Hallaçoğlu’nun ifade ettiği gibi,” travma “ kelimesi az gelir. Sömürüye dayalı bir Siyasi kurumdan bize fayda değil, Zarardan başka bir şey gelmez.
Biz Türkiye olarak, Tarih de ki O müstesna yeri almak için, Bize Tarihi, Kültürü, Dili ve Dini ile yakın devletler ile Birlik kurmalıyız, böyle bir birlikteliğe gerçekten çok ihtiyacımız vardır.
10.11.2008
Mehmet başar
Gazeteci-Yazar