Dün TV 8’de Davinci’nin Şifresi kitabına bağlı olarak hazırlanmış bir belgesel vardı. Bu belgeselde bir takım gizemli Hıristiyan tarikatları ve sırları irdeleniyor, neden ve nasıl bir takım sırlara sahip oldukları tartışılıyordu. Uzun bir süre belgeseli izledim. Bir sürü hurafe, uydurma ve saçma sapan şeyleri kutsallaştırarak, onları gizemli hale sokan Hıristiyanlar, sonradan yine bu gizemlerin büyüsüne kapılıp yeni yeni keşifler aramaya çıkmışlardı.
Dinler arasında en fazla batıl inanç ve hurafeye sahip olan Hıristiyanlığın neden bu kadar gizemlere sığındığı konusu kafamda bir problem olarak yer etti. Hıristiyanlık inançları üzerine bazı kitapları inceleyerek şu kanaate vardım ki, başlangıç itibariyle sağlam bir dini temelden yoksun gelişen Hıristiyanlık, özellikle Roma İmparatorluğu içerisinde girdikten sonra, eski Roma, Helen ve özellikle de kuzey Avrupa pagan inançlarıyla iç içe girmiş bir hale gelmişti.
Batıl inançlar dini her alanını kapsamış, sağlam denilebilecek, akılla çelişmeyen, akli olan şeyler örtülmüştü. Nitekim Roma Kilisesi şeklini aldıktan sonra skolastik düşünceyle yüzlerce yıl dünyada diktatöryal yönetimle devletleri esir eden Hıristiyan inancı, aynı gerekçeyle yeryüzünde kutsal haç adına kan dökmeyi dini bir ritüel haline getirmişti. Haçlı seferleriyle dine hizmet etmek adına çıkan orduların, İstanbul’a (o zamanki adıyla Konstantiniyye) girdikleri zaman gerçekleştirmiş oldukları talan ve o dönemde İstanbul’dan kaçırılan çok değerli hazineler tarih sayfalarında kaydedilmiştir. Kendi dindaşlarına bile kutsal inançları adına zulm etmeyi reva gören bu batıl inançlar manzumesi, bugün de orta doğu dedikleri, çoğunluğu İslam ülkelerinden oluşan bölgede karışıklık ve kargaşayı yine kendi dini inançları adına gerçekleştirmektedirler. 2003 yılında başkan Bush’un “Haçlı seferi” diye ağzından kaçırdığı, hakikatin ifadesi gün gibi ortadadır. Amerika Irak’a ne petrol ne de demokrasi için girmiştir, Amerika Irak’a inançları gereği olarak girmiştir. Bu onların, bize göre batıl inançlarını gerçekleştirmek için yapılmış dini bir istila hareketidir, bir haçlı seferidir.
Bizim dinimizde de hurafe, batıl inanç denilen pek çok husus olduğu bir gerçektir. Fakat bu dinden değil, dini anlamak ve yorumlamaktan kaynaklanan bir batıl inanç üreme sistemidir. Yoksa ne kitabımız, ne de peygamberimizin sünnetinde batıl inançları bulmak, batıl inançlara yol açacak öğretiler görmek mümkündür. Bizim kitabımız batıl inançlarla mücadele etmeyi insanlara bir görev olarak vermektedir. Mesela En’am suresi 135-140. ayetler okunursa, cahiliye dönemi Araplarının sahip olduğu bir takım batıl inançlardan bahsedilmekte olduğu ve bunların asılsız, içi boş şeylerden başka bir şey olmadığının vurgulandığı görülür. Kur’an bu tür içi boş düşünceleri: “Saçma”” olarak niteler. Kur’an’a göre batıl inançlar saçmadır, insan düşüncesinin ürünüdür ve düzeltilmeleri zorunludur.
04,02,2008b
Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN
İ.Ü İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ÖĞRETİM ÜYESİ