Mehmet Akif denildiğinde peşinden hemen “milli şairimiz” şeklinde bir sıfat ekleriz. Ne demek milli şair? Şair, şiir yazan, düşüncelerini şiir yoluyla insanlara aktaran kişi demektir ve yüzlerce yıldır insanlar şiir yoluyla birbirlerine düşüncelerini aktarmışlardır. Mesela İslam öncesi cahiliye dönemini düşünelim. Bu dönemde şiir, edebiyatın zirvesini temsil etmekteydi ve o dönemin şairleri bir anlamda o dönemin hem medyası, hem tarihçileri, hem sosyal bilimcileri olarak dönemi şiirleriyle resmetmekteydiler. Bugün cahiliye dönemiyle ilgili bir araştırma yapıldığında dönemin şairleri ve şiirlerine baş vurmaktayız. Çünkü o dönemin sosyal, kültürel, ekonomik, ahlaki ve akla gelebilecek bütün alanlarıyla ilgili bilgileri o şiirlerde bulmaktayız. Demek ki şair çok önemli bir fonksiyon icra eden bir kişilikmiş.
Peki milli şair ne demek. Yukarıdaki verilerden hareketle söylersek, içinde yaşadığı toplumun milli duygularını dile getiren, ifade eden şaire milli şair diyebiliriz.
İşte Mehmet Akif, Türk Milletinin son yüzyılda yetiştirmiş olduğu en önemli milli şairi olmuştur. O, bugün gururla söylediğimiz İstiklal Marşımızın yazarıdır. Ondan önce de Çanakkale Destanını yazmıştı.
Safahat ismini verdiği eserinde toplumun portresini çizen Mehmet Akif, buradaki şiirleriyle Türk kimliğini, nasıl olması gerektiğini, nasıl şekillendirileceğini ortaya koymuştur. Osmanlı’nın son dönemlerinde gelişen fikir akımları içerisinde İslamcılık kanadında yer alan Mehmet Akif, bu akımın önde gelen liderlerinden, aksiyom adamlarından biri olarak, kuru kuruya İslamcılık yapmak yerine, asrın dimağlarına Kur’an’ı söyletmek gibi bir yolu seçmiştir.
Kuru kuruya İslamcılık deyimi, kulak tırmalayıcı olabilir. Ancak özellikle Sırat-ı Müstakim’deki yazıları ve şiirleri incelendiğinde bu deyimin Mehmet Akif’e ait bir deyim olduğu görülecektir. O, lafla peynir gemisinin yürümeyeceğini bilen biri olarak batıyı çok iyi incelemiş, Batı’nın insanlığa pompalamaya çalıştığı “medeniyet” kavramının aslında bir canavar olduğunu tespit etmiş ve canavar karşısında yenilmemek için ilacın, kökleri mazi dalları atide olan bir nesil yetiştirmek olduğu söylemiştir.
Merhumu rahmetle yad ederken, bir kez daha siz okurlarıma Mehmet Akif’i okumayı tavsiye etmeyi bir borç bilirim.
YRD. DOÇ. DR. ALİ DUMAN
i.u ilahiyat fakültesi
öğretim üyesi