Geçtiğimiz Perşembe günü Davos`ta "Gazze" konulu panelde, başbakan R. Tayyip Erdoğan, İsrail cumhurbaşkanı Perez`in konuşmasına cevap vermek istediğinde, oturum yöneticisinin tavrı başbakanı çileden çıkardı ve mümkün olduğu kadarıyla Perez`e cevap vererek oturumu terk etti. Elbette başbakanın bu tutumu ülkemizde ve dünyada çeşitli şekillerde yorumlanacak ve bundan herkes bir takım sonuçlar çıkaracaktır.
Hadisenin cereyan ediş biçimi, hiç de uluslar arası teamüllere uygun gözükmemektedir. Gerek Perez`in konuşmasında el ve kol hareketleriyle, sesini yükselterek başbakana yönelik imalarda bulunması, gerek oturum yöneticisinin panel kurallarına aykırı olarak konuşmacılar arasında süre dengesini gözetmemesi ve gerekse başbakanın oturumu sinirli bir biçimde terk etmesi, hepsi de uluslar arası ilkelerle çelişmektedir.
Başbakanın ortaya koyduğu tutum, Arap toplumları tarafından olumlu karşılanmış ve büyük destek almıştır. Ülkemizde de başbakan yurda döndüğünde gerçekleştirilen toplantılar, bizim insanlarımızın da başbakanın tutumundan memnun olduklarını göstermektedir.
Perez`in daha sonra telefonla başbakanı arayarak, gelişmelerden duyduğu üzüntüyü dile getirmesi ve sözlerini Türkiye`nin İslam dünyasından İran`ın önünde olması ve Arap toplumlarına liderlik etmesinin kendileri açısından daha olumlu bir gelişme olacağını ifade etmesi, olayın düğüm noktalarından birini teşkil etmektedir.
Başbakan bu tavrıyla Arap dünyasında bir kahraman olarak görülürken, Türkiye de Arap dünyası için bir model olma yolunda önemli bir adım atmış gibi görünmektedir. Bu hadise aynı zamanda İran`ın Arap dünyasıyla ilişkilerini de etkileyecek gibi gözükmektedir. Zira, özellikle İsrail`e karşı olan güçlere maddi ve manevi destek vermesiyle bilinen İran, başbakanın bu tutumuyla, konumunu kaybetme riskiyle karşı karşıya gelmiştir.
Zira, İsrail`in saldırıları karşısında, İsrail`e karşı olan Hamas gibi örgütleri silah yönünden destekleyen İran`dır ve İran, her fırsatta Ortadoğu`da İsrail`i istemediğini, Ortadoğu`da İsrail`e yer olmadığını söylemekten geri durmamaktadır. Türkiye ise İsrail ile ilişkileri en üst düzeyde olan, İsrail`den silah alan ve İsrail`e hava sahasını açan tek Müslüman ülkedir. Yani Türkiye`nin İsrail ile ilişkileri çok iyidir.
Öte yandan Türkiye, özellikle başbakanın dış politika danışması Prof. Davutoğlu`nun sevk idaresiyle, tüm komşuları ve bilhassa Arap dünyasıyla ilişkilerini olumlu yönde geliştirmiş, onlar için ideal bir model olabileceğini her fırsatta sergilemiştir. Türkiye`nin bu tutumundan iki Müslüman ülke rahatsızlık duymaktadır: Mısır ve Suudi Arabistan. Esasen bu ülkelerin halkları da Türkiye yanlısı olmalarına rağmen, bu ülkelerin yönetimleri, kendi siyasal gelecekleri açısından Türkiye`nin izlediği politikalardan rahatsız olmaktadırlar.
Türkiye`nin, Perez`in şahsında İsrail`e, son bir ay içinde Gazze`de uyguladığı soykırım sebebiyle rest çekmesi, İsrail`in ve Türkiye`nin Ortadoğu`daki çıkarları açısından olumlu sonuçlar verecektir ve yine bu tutum sebebiyle İran`ın Ortadoğu`daki ağırlığı zedelenecektir.
Çünkü, Türkiye`nin kendi yanlarında olduğunu gören Arap toplumları, yıllardır İran`dan aldıkları destekle İsrail ile mücadele yalnız kaldıklarını, fakat Türkiye`nin desteğiyle, savaş olmadan, barış içerisinde bir hayata ulaşabileceklerini görecekler ve İran`ı ve desteğini sorgulayacaklardır. Arap toplumlarının İran yerine Türkiye`yi tercih etmeleri, zaten Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olan İsrail`in de işine gelecektir. Bu şekilde Ortadoğu, Osmanlı döneminde olduğu gibi, resmi olarak olmasa da gayrı resmi bir biçimde Türkiye`nin gözetimi altına alınabilecektir.
Dolayısıyla İsrail cumhurbaşkanına, Türkiye başbakanının tepkisi, aslında gözüktüğü gibi bir restleşme ve bir takım olumsuz gelişmelerin değil, aksine, Türkiye-İsrail, Türkiye-ABD ilişkilerinin Ortadoğu özelinde birleştirilmesine ve Ortadoğu`nun idaresinde Türkiye`nin daha iyi bir bekçi olarak görülmesine yol açacaktır. Böylece ne ABD, ne de İsrail insan, para ve silah gücü kullanmadan Ortadoğu`dan azami derecede menfaatlenecekleri bir ortamı oluşturmuş olacaklardır.
Yrd. Doc. Dr. Ali DUMAN
İnönü Üniv. İlahiyat Fak.
İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı
|