En son Thomas Barnett`in Pentagon`un Yeni Haritası 2 (Harekat Planı) adlı kitabını okuyordum. Orada ünlü stratejist Amerika`nın dünyanın efendisi olduğunu, bunu da silahlı kuvvetleriyle sağladığını, dünyada hiç bir silahlı kuvvetin kendi kuvvetleri karşısında durmayı bırakın, çıkmaya bile cesaret edemeyeceğini böbürlene böbürlene anlatıyor. Haklı mı bilmem ama, adam Amerika adına bir stratejist olarak kafa yoruyor ve önümüzdeki yıllarda dünyanın nasıl şekilleneceğini, nasıl şekillenmesi gerektiğini tartışıyor. Bunu yaparken de yaşadığı ülkede fikirlerini tartışmaya açmış, kendisine ait BLOG`da yazılarını yayınlıyor ve oraya gelen eleştiri ve katkılarla görüşlerini şekillendiriyor. Geçekten muhteşem bir düşünce...
Sayın Barnett, kitabına çeşitli kavramları açıklayarak başlamış, zaten kendisi geçen yıl Amerika`nın en önemli kavram geliştiricisi olarak şeçildi. Ben iki kavramı önemsedim, hepsi önemli ama özellikle ikisi gerçekten dikkat çekici biçimde Amerika dışındaki ülkeleri ve dolayısıyla bizi ilgilendiriyor. Bu kavramlardan birincisi BAĞLANTILILIK.
Şöyle tanımlıyor Barnet bağlantılılığı: "Enformasyon devrimiyle gelen, küresel ekonominin finansal, teknolojik ve lojistik mimarisini etkileyen büyük değişimler..." Diğer kavram bunun zıttı, yani BAĞLANTISIZLIK. Onu tanımlaması da şu şekilde: "Bu yüzyılda tehlikeyi tanımlayan şey bağlantısızlıktır. Bağlantısızlık, bütün toplumu küresel toplumdan yalıtık ve kendi diktatöryel denetimlerinin altında tutan kötü aktörlerin palazlanmasına yada başarısız olan devletler durumunda görüldüğü gibi tehlikeli ulus-aşırı aktörlerin sonuçta ortaya çıkan kaosu kendi lehlerinde kullanmasına imkan verir. Bağlantısızlığın sona erdirilmesi, ahlaki sorumluluğun gerektirdiği belirleyici bir güvenlik görevidir... Küreselleşme ile bağlantılılık genişletilirken, tüm gezegene barışı ve refahı da yaymamızdır".
Şimdi sayın Tom Amcanın tanımlarını ele alırsak, kısaca vermek istediği mesaj şudur: Küreselleşmeyi dünyada ne kadar yaygın kılarsak, o kadar millet ve toplumu, merkez ülkelerine bağlantılı hale getiririz ve bu bağlantı sayesinde, onların kötü amaçlı kullanım alanlarını en aza indirerek onları kendi amaçlarımız doğrultusunda kullanabiliriz.
Belki bu nedenle olacak bizim gibi ekonomik anlamda gelişmişliğini tamamlayamamış ülkelerin uzaya uydu göndermesini istiyor merkez devletleri... Neden?..
Uydu sayesinde onların iletişim alanlarına girebileceğiz, bize Televizyon, telefon vs. satacaklar ve aynı zamanda bizi haberleşme-iletişim adı altında rahatlıkla izleyecekler.
Bu sebeple Barnet’a göre bağlantısızlık kötüdür. Bağlantısız olan yada olmaya çalışanlar, küreselleşme dışında kaldıkları için kendi içine kapanık toplumlar olacaklardır ve bu toplumlar doğal olarak diktatöryel yönetilen yerlerdir. Halbuki buralarda yaşayan insanların da teknikten teknolojiden yararlanma hakları vardır. Eğer kendi yöneticileri bunu sağlmıyor yada sağlamaya karşı çıkıyorsa biz bunu sağlamak için gerekeni yaparız. Gerekirse o ülkeyi işgal eder, o ülkede bize hizmet edecek kukla da olsa hükümetler kurar ve demokrasi görünümlü bir bağlatılılığı gerçekleştirerek uydu Amerikalar yaratırız.
Tom amcanın kısaca vermeye çalıştığı mesaj bu....
Tom amcaya göre biz, yani Türkiye küreselleşme rüzgarına kendini kaptırmış, merkezin dışındaki çevre ülke olarak boşlukla merkez arasında bir yerlerde. Merkez ülke değil ama boşluk da olmamalı, Amerika`nın gelecek on yıllarda şekillendirmeyi düşündüğü dünyada Türkiye`nin önemli bir rolü var. Çünkü Türkiye İslam`ı din olarak kabul ettikleri halde, sosyal hayat olarak laikliği benimseyen bir yönetime sahip ve bu yönetim Amerika`nın dünyayı şekillendirmekte başladığı Orta Doğu ile Amerika ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesinde bir köprü. O halde Amerika`nın bu köprüye ihtiyacı var.
03.04.2007
Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN
İ.Ü İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ÖĞRETİM ÜYESİ
|